CUMA 05 ŞUBAT 1999
Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına, sanık Gülen katılmadı. Avukatı Müslüm Akkuş müvekkilinin rahatsız olduğu için bugünkü duruşmaya katılamadığını belirterek, gelecek celse hazır edeceklerini söyledi.
İddianame
İddianamede, Zöhre Ana olarak bilinen Süheyla Gülen'in, vakfa dönüştürdüğü bina külliyesinin içinde hastalara, Allah'tan gelen bir kuvvet ile şifa dağıttığını iddia ederek, birçok kişiyi umut sömürüsü yaparak dolandırdığı ve vakıf binasını da tekke gibi kullandığı belirtiliyor. İddianamede, şöyle devam ediliyor: "Hastalarına şifa bekleyen vatandaşların tekke gibi kullanılan bu türbeyi ziyarete geldikleri, Zöhre Ana ile buluşmak için büyük çile çektikleri, içeriye dizlerinin üzerinde sürünerek girdikleri, süründükleri her yeri ve Zöhre Ana'nın koltuğunu öptükleri, Zöhre Ana'nın, bu şekilde huzuruna çıkan şifa bekleyen hastalara, elindeki tülbent parçaları ile birşeyler okuduktan sonra boynuna sürterek 'işin tamam' dediği, ayrıca çocuksuz ailelere şifa olduğunu söylediği okunmuş elma dağıtarak, çocuklarının olacağını söylemek suretiyle vatandaşları gönderdiği anlaşılmıştır." Vakıf binasının tekke gibi kullanıldığı ifade edilen iddianamede, yapılan hizmetler karşılığında da vakıf adına büyük miktarlarda para alındığı ve menfaat sağlandığı kaydediliyor. İddianamenin sonunda sanık Süheyla Gülen'in, birçok kişiyi menfaat karşılığı umut sömürüsü yapmak suretiyle dolandırdığı ve Tekke ve Zaviyelerin Men'ine Dair Kanun'a muhalefet ettiği belirtilerek, TCK'nın 'dolandırıcılık' fiilini düzenleyen 503-1 ve ceza artırımını öngören 80 ve 522. maddeleri ile 677 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince 1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Ayrıca, vakıf haline getirilen binanın da 677 sayılı Yasa'ya göre kapatılması talep ediliyor.
Bildiğimiz tarikat liderlerinden farklı. Çarşaflı, peçeli değil. Türban bile takmıyor. Haki renkli elbisesi, 'taht'ının bir tarafında Hazreti Ali, bir tarafında Atatürk resimleriyle bir 'modern zamanlar evliyası' görünümünde. Türkiye'de çapında tanınması gazeteci İsmet Solak'ın 1989 yılında Güneş gazetesinde yayımlanan bir röportajı ve ardından yayımlanan 'Zöhre Ana-Cemden Gelen Nefesler' adlı kitabıyla oldu. Bu kitap müridleri nezdinde adeta kutsal, bugüne kadar 9 baskı yapmış.
15 Haziran 1957'de Yozgat'ın Köçekkömü köyünde, Süheyla Höke adıyla doğmuş. İlkokul mezunu. 1971'de Ankara'ya göçediyor, üç yıl sonra evleniyor. İki çocuk sahibi. 1982 yılının 10 Kasım'ına kadar herkesten farksız bir fani. O gün iddiasına göre 'nur' inmiş kendine. O zamandan beri şifa dağıtıyor. 10 bini aşkın müridi olduğu söyleniyor. "Yolumuz Atatürk'ün yoludur" iddiasında. Atatürk'ün bir önceki yaşamında Hacı Bektaş-ı Veli olduğuna, hâlâ da yaşadığına inanıyor. Rüyasında gördüğünü iddia ettiği Atatürk'ün emri doğrultusunda, çizimleri onun tarafından verilmiş haki renkli bir giysi ile çıkıyor müritlerinin karşısına. Antıkabir'in çevresinde bir tur atmadan da yolculuğa çıkmıyor. Ankara Mamak'taki Zöhre Ana-Ali (va) Sosyal Hizmet Vakfı, beş yıldızlı otel görünümündeki 30 yatak kapasiteli lüks odalar, düğün salonu, kurban kesme birimleri, aşevi, morg, Zöhre Ana'nın makamı ve tahtının bulunduğu ibadet salonu, helikopter pisti, yer altında dilek ve çile mağaraları içeren bir 'kültür kompleksi' görünümünde.