kapat

ÇARŞAMBA 23 ARALIK 1998

Uranyumlu mermi dehşeti

Amerika'nın uranyumlu mermileri Körfez Savaşı'na katılan askerlerin çocuklarını tehdit ediyor. Genetik bozukluğa yol açan uranyum, bölgede başsız ya da kör doğan bebeklerin sayısını artırdı.

Üç sağlıklı çocuk sahibi 34 yaşındaki Suat Yope, doğum anına birkaç saat kalan dördüncü bebeğini acılı sancılarla bekliyor. Ama bu kez içi buruk kalbi hüzün dolu. Güney Irak'taki Saddam Hüseyin Çocuk Hastanesi'ndeki doktoru, Hayfa Aşahin, hastası Suat'ın röntgenini inceleyerek ona gösteriyor. "Bakın, bebeğin omuriliği şurada kesiliyor. Yani kafası yok". Doktor, hiç de şaşırmış görünmüyor. Çünkü bu tür vakalar Körfez Savaşı'ndan sonra neredeyse olağan hale gelmiş. "Kafasız doğan ya da dev başlı bebekler, yamuk kollar, beş yerine iki parmaklı bebekler, kapakçıkları olmayan kalbe veya kulağa sahip olmayan bebekler... Savaş'tan bu yana şekil bozukluğuyla doğan bebeklerin sayısı 3 kat arttı. Hepsi de doğuştan gelen genetik bozukluklar" şeklinde konuşuyor Doktor Aşahin.

1991'deki Körfez Savaşı sırasında toplam ağırlığı 40 tonu bulan uranyum kaplı 1 milyon adet mermi Amerikan ve İngiliz askerleri tarafından hedeflere ateşlendi. Tanklara vurduğu anda patlayarak etrafa radyasyon yayan bu mermiler, hem Irak insanında hem de savaşa katılan İngiliz askerlerinde genetik bozukluklara yol açtı.

Sulandırılmış uranyum

Genetik bozukluklar yalnızca Iraklılar ile de sınırlı değil. Hasta ya da ölmek üzere olan çocuklarıyla, savaş gazisi Amerikan ve İngiliz askerleri de hastanelere başvurmaya başladılar.

İngiltere'de Savunma Bakanlığı, 800 bin sterlinlik bütçeyle geniş çaplı bir araştırma başlattı. Geçen yıl, Londra Hijyen ve Tropik İlaçlar Okulu 400 Körfez Savaşı gazisini kapsayan bir pilot araştırmaya girişti. İlk sonuçlar 2000 yılından önce beklenmiyor.

İşin daha korkuncu, tüm bu genetik bozukluklar Iraklılar'ın attığı bir kimyasal ya da biyolojik silahtan kaynaklanmıyor. Körfez Savaşı'nın kara muharebelerinin yapıldığı son günlerde müttefik askerleri sulandırılmış uranyum ya da kısaca DU adıyla bilinen radyoaktif metalle kaplanmış mermilerden bir milyon adet fırlatmışlardı.

"Doğaya bir şeyler oldu"

Royal College of Surgeons uzmanlarından Doktor Cavid-el Ali, "Bu sadece başlangıç. Doğamıza birşeyler oldu. Belki DU'dan belki de bombaladığımız kimyasal silah fabrikalarından sızan radyoaktif maddelerin neden olduğu bir bozulma. Bunu şu an kesin olarak söyleyemiyoruz. Ancak kesin olan bir şey var ki, Savaş'tan bu yana genetik bir değişim geçirilmeye başlandı. Dev boyutlu domatesler, lahanalar, meyveler, başsız bebekler..." diyor.

Radyasyonlu kent Basra

En fazla radyasyona maruz kalan kentlerden biri de güneydeki Basra. Sürekli kontrol altında tutulan Basra'da savaştan kalma delik deşik olmuş tanklar var. Guardian gazetesi araştırmacıları tanklarda ve bölgeyi çevreleyen çölde yüksek oranda radyasyon tespit ettiler. Radyasyonun kaynağı bölgede savaştan önce hiç kullanılmamış bir maddeydi. Yani, Irak, daha önce test edilmemeiş DU maddesi için bir laboratuvar olmuştu.

Dünyanın en ağır metali

Nükleer silah yapımı ve enerji üretim tekniklerinde bir yan ürün olan DU, dünyanın bilinen en ağır metali. İngiltere, 1981'de 500 ton DU maddesi ithal etimişti. DU ile kaplı mermilerin çok ağır olması nedeniyle bir tankı neredeyse yırtarak delmesi, onları çok cazip bir hale getiriyor. Ancak problem şurada ortaya çıkıyor: DU ile kaplı mermi hedefine vurduktan sonra patlıyor ve atmosfere milyonlarca radyasyon taneciği yayılıyor. Patlamayla ortaya çıkan bu tanecikler çabucak havaya karışıyor, suyu kirletiyor ve radyoaktif kirlilik binlerce kilometre yayılarak yiyeceklere de geçiyor.

Bebeğe geçiyor

Bir çeşit bir radyasyon olan bu maddeyle uranyum, plasentaya oradan da anne karnındaki cenine geçerek genetik bozukluklara neden oluyor.

Eğitimini İskoçya'da yapmış olan Irak'ın ilk genetik mühendisi 62 yaşındaki Selma el-Taha da Körfez Savaşı'ndan bu yana genetik bozuklukla doğan çocukların sayısının anormal ölçüde arttığınıa dikkat çekiyor. İlk kez 1993 yılında bunu keşfettiğini belirten Taha, "Anlayamadığımız nedenlerle çok sayıda düşük vakası oluyor. 20 yaşlarındaki genç anneler mongol hastalığı olan çocuklar doğuruyorlar. Down's Sendromu ile doğan çocuklarda üç kat artış oldu o savaştan beri" şeklinde konuşuyor.

Her gün deney

Bir diğer Iraklı uzman da kendi üzerinde deneyler yaparak DU etkisini kanıtlamaya çalışıyor. 25 yaşındaki doktor Zenad Muhammed 5 aylık hamile. Her gün ultrasona giriyor ve bebeğinin durumunu kontrol ediyor. Tuttuğu üç aylık çetelede günde 20-30 çocuğun doğduğu hastanede Ağustos ayında 3, Eylül'de 6 ve Ekim'de de bir bebeğin başsız doğduğu ve onlarca bebekte de doğuştan şekil bozuklukları olduğu gözüküyor.

Şanssız İngiliz çift

Londra Hijyen Okulu, araştırmalarına katkıda bulunmaları için Körfez Savaşı'nda İngiliz birliklerinde yer alan Darren Office ve eşi Julia'yı davet etti. Çiftin savaştan sonra doğan küçük kızları Kimberley, doğuştan şekil bozukluklarına sahipti. 6 yaşında olmasına rağmen 3 yaşındaki gibi gözüken Kimberley'nin şekil bozukluğu kalp ve akciğer hastalıklarına yol açıyor. Darren, Körfez'deki kara savaşının son günlerinde güney Basra'da yani uranyumlu mermilerin atıldığı günlerde ordusunun ön saflarında savaşmıştı. Savaş bittikten sonra ölen askerlerin yattığı yerlere gitmişler, gezinmişlerdi. Hata o sıırada birçok asker, hatıra olasun diye yerlerden mermi parçaları toplamışlar kimisi de boyunlarına asmıştı.

Kör bebekler

Bir başka kent... Bağdat'a iki saat uzaklıktaki Abbarra köyü. Körfez Savaşı'ndan bu yana 5 çocuk ailelerinde hiç bir genetik bozukluk olmamasına rağmen kör doğdu. Doktorlar bu 5 çocuğun babalarının savaşta çarpıştığını vurguluyorlar.

Körfez bölgesinden bu radyoaktif kirliliği temizlemek çok pahalıya mal olacaktır. Milyarlarca dolar tutmasının yanında başlatılacak bir çalışma yıllar sürebilir.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr