kapat

ÇARŞAMBA 07 EKİM 1998

Selahattin Duman (e-posta:sduman@sabah.com.tr )

Böyle üç beş babamız olsaydı..

Las Vegas'ın kuruluşuna öncülük eden Bugsy Siegel'i kastediyorum.. Türkiye çoktan ihya olmuştu.. Ne Şam diklenebilirdi bize, ne amcam.. Gönder iki tetikçi.. Çeksinler boy fotoğrafını.. İşte sana huzurlu bir ülke..

Las Vegas dedikleri Nevada eyaletinde bir manyak şehir.. Çölün ortasında kurulmuş.. Suyu nereden gelir, elektriği nereden gelir bir bakışta çözülmüyor..

Buranın ahalisini yüz küsur mil uzaktaki Hoover Barajı sayesinde suluyorlar.. Las Vegas'ta doğal güzellik diye bir şey yok..

Otellerin önüne ardına dikilen ağaç sayısından çok, devasa lobileri süsleyen plastik ağaçlar var ki her daim yeşil.. Şelaler yapay.. Göller, nehirler bile var ama her türlü hareketleri insanların keyfine bağlı..

***

En iyisi başından anlatmak..

Nevada Çölü'nün orta yerine böyle bir şehri kurmayı kimin akıl ettiğinden başlamak.. O Nevada Çölü ki yazın sıcaklığı atmış dereceye yaklaştığından, buraların asıl sahibi olan Kızılderililer'i bile pes ettirmiş..

"Tüyleri bol olsun.." ne kadar Kızılderli Şef'i varsa, toplanmış.. Düşünüp taşınmışlar:

- "Ulan bu sıcakta bizden başka oturup, beyin haşlayan bir akılsız kavim var mı?" demişler.. Bir başkası atılmış:

- "Buralar matah bir yer olsa beyazlar çoktan gelip elimizden almıştı.."

Terk edilmiş toprak..

Haklı söze ne denir? Diğerleri de kafa sallamış.. O devrin büyük Kızılderili şeflerinden "Baygın Kokan Dikenli Çiçek" birden ayaklanıp;

- "Kalkın arkadaşlar.. Bu ot bitmez, kervan geçmez topraklar bizim kaderimiz mi?.. Buraları terkedip, bereketli yerlere gidelim.." diye bağırmış..

Ulan olur mu olmaz mı, beyaz adam ne der, diye tartışırlarken kabilenin bilge kişisi, diyecek lafım var, mealinde elini kaldırmış..

Kabilelerin bilge kişileri genellikle bunamaya yüz tutan ihtiyarlardır.. Bunlar beyinleri sulandığından ne söylediklerini bilmez, zırva sapan konuşurlar.. Beyni sulanmamışların işi de bu sözlerden keramet çıkarmaktır..

Mesela kabile, av mevsimi ne zaman başlamalı, diye tartışırken "Bilge Kişi" durduk yerde "Yağmur yağar sel olur, bir o...sam yel olur.." deyiverse, lafı "Bahar yağmurlarını bekleyelim.." şeklinde yorumlanır..

İşte bu tartışmada da son sözü bilge kişi söylemiş:

- "Beyaz adam yılan, sözü yalan.. Şefimiz çiçek, sözleri gerçek.."

Kendince "Göçüp gidelim.." demeye getirmiş.. O saatten sonra Kızılderililer'i tutabilirsen tut.. Kabile kabile terketmişler bu çölü..

Hatta "Tex" resimli romanından bildiğimiz kahraman Amerikalı rancer Teks Willer'in yakın arkadaşı olan Gece Kaplanı da buradaki kabilelerinden birinin şefidir..

Yani aslen Las Vegaslı sayılır.. Ama içinden değil, köylük yerinden..

***

Koca Nevada eyaleti, kızılderililer de gittikten sonra iyice ıssız kalmış.. Diğer eyaletten üç beş aile gelse de memleket şenlense, deyip olmadık faydalı eyalet kanunları çıkarmışlar ama para etmemiş..

Taaa ki Bugsy Siegel bu kanunları farkedene kadar.. Asıl adı Benjamin Siegel olan ancak yeraltı dünyasında "Bugsy" diye ünlenen bu adam aslen Musevi..

All Capone'u vergi numarası ile içeri tıktırdıktan sonra Amerika'nın bir numaralı gansteri olan Charles (Lucky) Luciano'nun yakın silah arkadaşı..

Gözü kara bir baş belası, eline Alaman çıplağını aldı mı bir ordunun içine girip bozacak kadar iyi kavgacı..

Bugsy ve Luciano..

Luciano adını iyi belleyin.. Amerikan tarihine damga vurmuş bir ganster paşası.. Hatta gansterlerin paşalarının paşası.. Otuzbeş tane birbirinden güzel cinayeti var.. Lakin Amerikan polisine yaranamamış..

Çünkü geride parmakizi bırakmaktan korkmadığı gibi bir Allah'ın kulu da çıkıp "Ben şahidim, bu öldürdü.." diyemiyor.. Şahit bulunmadığından elini kolunu sallayarak geziyor..

Sayısal Toto oynayıp, Maraş dondurması yiyor..

Bizim babalar nasıl ki MİT'e daire başkanı tayin ettirmeye, milletvekili seçtirmeye, banka satışına aracı olmaya çalışıyorlarsa bu Luciano da yeraltı dünyası kendine az geldiğinden elini kolunu yerüstü dünyasına uzatmış..

Hatta işi, Franklin Rooswelt'i Başkan seçtirmek için çalışmaya kadar vardırmış..

***

Anladığım kadarıyla bu Roosevelt nankör bir kişiymiş.. Mafya babalarını "Beni seçtirirseniz sizi ihya ederim.." diye kandırırken, diğer taraftan da "Temiz toplum" isteyen kesimlerle:

- "Bir seçileyim.. Hepsinin çanına ot tıkayacağım.." diye konuşuyormuş..

Başkan adayının belirleneceği Atlanta Kongresi'ne gelen bütün mafya babaları ile birlikte gelen ve boş zamanlarını Roosevelt'e karşı olan delegeleri tehdit ederek geçiren Luciano'nun aklına;

- "Hele şunun telefonlarını bir dinleteyim.. Bakalım başkalarına ne konuşuyor.." fikri gelmiş..

Kongreden bir gece evvel dinlettiği telefonlardan Roosevelt'in başkan seçilir seçilmez mafyaya savaş açacağını anlamış ama what fayda? İş işten geçmiş.. Roosevelt'i durduracak zamanları kalmamış..

Roosevelt de başkan olur olmaz mafyanın defterini dürmüş.. Luciano'yu göçmen yasasından istifade edip "Bir formu eksikti.." diye memleketi İtalya'ya sürmüş..

Bugsy Siegel, yani Las Vegas'ın kurucusu da başıboş kalmış..

İkinci Dünya Savaşı'nın son yılında İtalya'ya yapılan Anzio Çıkarması'nda, Amerika'ya cephe gerisinden en büyük lojistik destek bu sürgün gansterden, Luciano'dan geldi..

Amerikan kongresi onu "1946 yılının ülkeye en yararlı Amarikalısı" seçti.. Dünyanın parası harcandı, akla gelebilecek her güç kullanıldı..

Ne var ki o günlerde "Devlet için kurşun sıkan da yiyen de bizim için şereflidir.." lafını söylemeyi akıl edecek bir Amarikalı çıkmadığı için Luciano geri dönemedi..

İşte Luciano Amerika'ya geri dönmek için yırtınırken eski silah arkadaşı da Las Vegas'ın ilk oteli ve kumarhanesini, yani Flamingo Hilton'u bitirmek için yırtınıyordu..

Yarın: Allah Allah.. İşe bak!


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr