kapat

ÇARÞAMBA 02 EYLÜL 1998

Selahattin Duman (e-posta:sduman@sabah.com.tr )

Tribünde arabesk havasý..

Askere gidenler bilir..

Askere gittiðin günden itibaren kendini "Erken teskere" söylentisinin içinde bulursun.. Eðitim molasýndan, akþam içtimasýna; hamam gününden, haftasonu tadadýna kadar her yerde bu konuþulur..

Ýþ o hale gelir ki kendin de katýlýrsýn bu yalanlara.. Karavana bulaþýðýna giderken bir "Erken terhis" ya da "izin" palavrasý sýkarsýn, döndüðünde o lafý baþkalarýndan katmerli olarak dinlersin..

Üstelik kendi aðzýndan çýkan yalan, baþkasýnýn aðzýndan sana döndüðünde daha inandýrýcý gelir..

Popülizm zenaatý..

Çetin Altan ustamýz, yazarlýðýný bildi bileli "Türk'ün, Türk'e yaptýðý Türkçülük propogandasýnýn" ne kadar anlamlý bir icraat olduðunu kafasýna takmýþtýr..

O güzelim yazýlarýnda ince ince geçer dalgasýný.. Eminim Çetin Altan Ustamýz'ýn da bizim gibi futbol takýntýsý olsaydý, lafýn ucunu arada bir "En büyük taraftar.." kalýbýna getirirdi..

Taraftarýn "tribün hallerini" bir güzel anlatýp bize okuttuðu gibi "Yazýklar olsun özümüze.. Demek taraftarlýðý bile hakedemiyoruz.." dedirtip, komplekslerimize bir kat cila daha attýrýrdý..

Ama en baþtan dedik ya!

Bizim iþlerimiz böyledir.. Kendimiz söyler kendimiz inanýrýz.. Elinoðlu bu huyumuza "Halk dalkavukluðu" adýný veriyor.. Lakin bu ifadeyi açýk açýk kullanmak yerine "popülizm aþaðý, popülizm yukarý.." dediklerinden üzerimize alýnmýyoruz..

Büyüklerimiz kazýk atacaklarý zaman "Bizim halkýmýz öyle bir halk ki.." diye peþreve baþladýklarýnda, baþýmýza geleceklerden haberimiz olmadýðýndan "Maþallah bre pehlivana.." diye önce kendimiz zevkleniyoruz..

Aynen kurbanlýk koçun kasabýn önüne getirilmeden önce süslenmesi gibi.. Boynuna kurdela baðlanan davarýn kendini düðün davetlisi sanmasý gibi býçak hiç akýllara gelmiyor..

***

Arada bir tribünler dellenir.. Çoðunlukla da kendi takýmlarý gözlerinin önünde yenildiði zaman.. Amigolardan biri, maaþ kuyruðunda kendini kaybetmiþ sigorta emeklisi gibi fýrlar baþlar baðýrmaya:

- En büyük taraftâââar.. Futbolcular sahtekââââr..

Diðerleri de anýnda havaya girip ayný sloganý haykýrmaya baþlar.. Son zamanda futbolcuya zžlüm yapma konusunda yeni teknikler de geliþtirildi.. "En büyük taraftar.." diye baðýrmak yetmediðinden, tribünde ayaða kalkýlýp ters duruluyor..

Böylece sahadakilere "Sizi seyredeceðimize birbirimizin mabadýný seyrederiz.. Daha heyecanlý olur.." mesajý verilir..

En büyük taraftar..

Aslýnda taraftarýn suçu, kabahati yok..

Onu bu hallere medya leþkerleri olarak biz getirdik.. (Not: Son kez yazýyorum.. Bir daha da yazmayacaðým.. Medya leþkeri, medya askeri demek.. Farsça kökenli "Leþker" sözcüðü "asker" mealine gelir.. Zekâ yetmezliði çeken bazýlarýnýn yakýþtýrdýðý gibi "leþ" sözcüðü ile ilgisi yoktur..)

Her maç öncesi ya da sonrasýnda iþi gücü býrakýp taraftara yað çeken meslektaþlarýmýz sayesinde ipin ucunu kaçýrdýk..

- Muhteþem taraftar..

- Bu taraftarýn önünde kaybetmek imkânsýz..

- Ateþli Türk seyircisi..

- Yabancý basýn seyirciye hayran kaldý..

Bugüne kadar bir Allahýn kulu da çýkýp "Taraftar bu kadar büyük güçse bizim takýmlar neden kendi sahasýnda gavura karþý az maç kazanýyor.." diye sormayý akýl edemedi..

Ben kendi payýma konuþuyorum..

Birileri çýkýp bana sual edecek olursa "Bizim taraftardan daha aykýrýsý dünyada yoktur.." derim..

Diyelim ki bir Avrupa maçý oynanacak.. Taraftar sabahtan tribünleri doldurup maçýn baþlamasýna birkaç saat kala baðýrmaya baþlar.. Hele yarým saat kalmýþsa avazlar gökyüzüne yükselir..

Kendilerini öyle paralarlar ki takýmlar sahaya çýktýðýnda artýk boðazlarýnda derman kalmaz.. Baðýrmaktan yorgun düþüp, maçý tiyatro seyreder gibi izlerler..

***

Elin gavurunu da görüyoruz..

Maçtan önce susup, takýmlar sahada gözükünce biraz hareketleniyorlar o kadar.. Asýl güçlerini maça saklýyorlar.. "Taraftarlýklarýný" maç sýrasýnda yapýyorlar.. Hele tuttuklarý takýmýn ayaðýna top geçmesin, hele hele takýmlarý karþý tarafýn yarý sahasýna girmesin..

Tempo öyle bir yükseliyor ki.. Rakip takýmýn defans oyuncusu olarak etkilenip, paniklememek mümkün deðil..

Rahmetli John Wayne sanki gazaba gelmiþ, kýzýlderilileri kovalýyor.. Öyle bir panik duygusu..

Bir de söylenen tekerlemelere, okunan þarkýlara dikkat ettim..

Adamlar en oynak, en neþeli þarkýlarla destek oluyorlar.. Bizim tribünlerde ise sanki "Arabeskçi seçmesi" yapýlýyor..

Geçen gün televizyondan Galatasaray-Ýstanbulspor maçýný seyrederken aklýma geldi.. Tribünde konuþlandýrýlmýþ bir amigo ve bateri topluluðu var..

Onlarýn gayreti ile bütün maç ayný tempoda, tekdüze, insanýn içini bayan bir þarký söyleniyor.. Hele sonunu:

- "Yineee sensiiin þampiiiyooon.." diye bir uzatýrken hisleniyorlar ki bilmeyen biri þampiyonluða seviniyorlar mý kahýrlanýyorlar mý, karar veremez..

Hepsini bilmediðimden bir örnek de Fener'in seyircisinden vereceðim.. Onlarýn þarkýsý da böyle bezgin:

- Fenerbahçe.. Sen çok yaþaaa.. Caným fedadýýýýr sana..

Baygýn, acýlý, kederli, miskin bir tempo.. Al bu Fener þarkýsýný, Müslüm Baba'ya söylet.. Vatandaþa jilet yetiþtiremezsin.. Kesici alet satýþlarýnda patlama olur..

Ondan sonra otur, bu þarkýlarýn eþliðinde oynanan futboldan hayýr bekle.. Futbolcu ne yapsýn? Tribünleri dinlerken kaný donuyor.. Uyku bastýrýyor, üzerine iftar sofrasýndan kalkmýþ gibi bir aðýrlýk çöküyor..

Ceza sahasýna kývrýlýp uyumadýðýna þükredelim..

Yine de bizim futbolcular efendi.. Yedek kulübesine seslenip "Bir büyük açýn da yandan yandan götürelim.. Tribünler sayesinde arabeskimiz geldi.." demiyorlar..

Kýssadan hisse: En büyük taraftar..


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ. (Her hakký saklýdýr)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr