kapat

PAZARTESİ 17 AĞUSTOS 1998

Selahattin Duman (e-posta:sduman@sabah.com.tr )

Şahsıma karşı darbe yapılmadı

Aslanlar gibi görevimin başındayım.. Bir yere de gitmiyorum.. Birgün ayağıma yapışıp, beni odamın dışına sürüklemek isteyenler çıkabilir belki ama kendimi koltuğa bağladığımdan asla başaramazlar.. Zafer inananlarındır..

Sorun söyleyelim, isteyin çalalım..

SABAH'ı bölmek isteyen iç ve dış düşmanlar kimler? Üzerime ateş açıldığı doğru mu? Sabahın köründen akşamın kör karanlığına kadar "Gidişim suskun olmuştu ama dönüşüm muhteşem olacak.." şarkısını dinlediğimi kim uyduruyor?

Nebil Özgentürk'ün telefonu gecenin bir vakti "Zııır" çalıyor.. "Hayırdır inşallah.." deyip açıyor.. Bizde adettir. Telefon açıldığında "Alo.." denir.. Nebil de öyle yapıyor.. Arayan başka gazeteden bir meslektaş:

- Sabah'ta darbe olmuş haaa!

Bizim Nebil doğuştan Abdülhamid Efendimiz gibi vehimli olduğundan az daha yüreğine inecek.. "Darbe" lafı zaten tekin bir kelâm değil.. Duyması ile birlikte Nebil'in aklına evvela "İşe bizim gazeteden başlandığı.." geliyor..

Ne darbesi, deyip ayak direyecek oluyor.. Karşı tarafta, yani arayanda detay hazır:

- Selahattin Duman arkadaşlarını toplayıp gidiyormuş, Zafer Mutlu künye operasyonu yapmış..

İyi gazetecilik.. Anlatılanlara bakılırsa detaylar bile tamam.. Bir tek gazete içinde silahlı çatışma çıktığı, arşive giden yolu tutan asilerden iki paparazzinin telef edildiği eksik..

Hayırlısı olsun..

Ankara İdari Temsilcimiz Yavuz Onursal'ı da gece yarısından sonra uykusunda arayıp, darbeden haberdar etmişler..

"SABAH'ta darbe.. Selahattin Duman ve saz arkadaşları.. Operasyon.." lafları üstüste gelince Yavuz, çifte rezervasyon kurbanı turist gibi afallamış..

Uyku mahmurluğu ile lafı tersinden anladığından "Selahattin Duman ile arkadaşları hükümeti devirmeye çalıştılar.. Darbe bastırıldı.. Tasviye devam ediyor.." sonucunu çıkarıp, hemen Güniz Sokak'ı aramış..

Güniz Sokak'ı araması Baba'nın kader ortaklarından biri olmasından.. İkisi birlikte; üç darbe, altı muhtıra, beş brifing gördüler..

Ayrıca biri imzasız, dört uyarı mektubu okudular.. Gerçi imzasız mektubun altında "Bir Dost" rumuzu vardı ama komutanların isimleri açık yazılmadığından sahipsiz sayılır..

Yavuz "Güniz Sokak'ı" arayıp "Haberiniz var mı? Darbe olmuş.." demiş.. Heyecandan "Sabah'ta.." lafını araya sokuşturmayı unuttuğundan Baba'nın da fikri karışmış..

Meselenin aslını sorup soruşturmadan, bu gibi durumlarda kullanmak üzere zihninde hazır tuttuğu cevabı dayamış:

- "Hayırlısı olsun.. Biz millet için varız.. Önemli olan Türkiye.."

Cevap iyi olmasına iyi de kaçan uykuya bir hayrı yok.. Mecburen kalkıp, takım elbisesini giyinmiş, sabaha kadar hazırda bekleyip durmuş..

O saatte televizyonlarda klipten başka birşey yok.. Kral TV'yi zaplıyor, Doğuş.. Number One'ı zaplıyor, Haluk Levent.. Genç TV'yi zaplıyor, Rober Hatemo..

Ara ki Hasan Mutlucan gibi bıyığına adam asılacak yiğitlikte bir dengbej bulasın da günün mânâsına uygun bir kahramanlık türküsü dinleyesin..

***

Baba'yı huylandırıp "Haberin aslı yok galiba.." diye düşündüren de bu olmuş zaten..

Bakmış ekrana.. Rober Hatemo pop türküsünü söylemekte.. Oğlanın kıpır da kıpır hallerine bakarsan "Aman çok şükür, nihayet başımızdan gittiler.." diye seviniyor sanırsın..

Lakin vücudunun her azasının ayrı ayrı kıvırmasına ne demeli? Türkiye'de yeni bir dönem başlayacak.. Müjdesini de erkekliğin, yiğitliğin yeni sembolü Rober Hatemo'ya verdirecekler.. Olacak iş değil..

Baba da böyle düşündüğünden "Haberin aslı yok" deyip kafayı yeniden yatağa vurmuş..

Ben söylentilerden çok, o gece Baba'nın uykusuz kalmasına üzüldüm..

Tıkanma giderildi..

Darbe laflarının aslı şu..

Ben, yani kamuoyunda yaygın olarak bilinen ismimle "Dağların Aslanı Selahattin Duman", Ahmet Vardar, Can Ataklı, Aydın Öztürk ve Mazlum Göknel künyedeki yerlerimizi; bu işleri fiilen yapan arkadaşlara bıraktık..

Tabii kafa kafaya verip "Biz artık çekilelim de gençler künyede hak ettikleri yerleri alsınlar.." demedik.. Genel Yayın Müdürümüz Zafer Mutlu (Bastığı yer çayır çimen olsun.. Yediği bal ile kaymak olsun..) künyedeki tıkanmayı şöyle bir çıtlattı..

Bir de baktık ki künye işgâlimiz altında.. "İhtiyaç fazlası paşalar" gibi alttan gelenlerin yolunu tıkamışız..

Örnek vermek icab ederse; yazı işlerinde "Askeriyenin kolordu komutanı" yetkisinde önemli işler yapan bir arkadaşı, biz hâlâ yedeksubay teğmen kadrosunda çalıştırıyoruz..

Surat ekşitmek bir yana Zafer Mutlu'ya "İyi akıl ettin.. Şimdiye kadar beklediğin kabahat.." diye desteğimizi bildirdik..

***

Gerçek böyleyken bir de hakkımızda çıkarılan laflara bakın..

Güya ben, masanın üzerinde duran kültablasını duvara fırlatırken "Batsın bu dünya.." diye bağırmışım..

O sırada odaya giren garsonun elindeki tepsiye de bir Kung Fu tepiği atıp, tepsiyi bir yana, bardakları bir yana saçmışım..

(Meraklısına not: "Barış ve Kardeşlik Sporu" Kung Fu'da bu tekmeye "Fijio Tuma" diyorlar.. Dostlarınızda denemeniz için tarifini de vereyim: İki elinizi bir yere dayıyorsunuz.. Yemini yerken kuyruğuyla oynanmasına sinirlenmiş karakaçan gibi, öndeki desteğe yüklenip iki ayağınızı arkaya savuruyorsunuz..)

Görgü tanıklarının iddiasına göre başka tepkilerim de olmuş..

Mesela gömleğimi yırtıp, boş böğrümü "Müslim Baba fanatikleri" gibi yumruklamışım..

Bir de "Bana yar olmayan künyeyi kimseye yar etmem.." diye naralanıp Salih Memecan'a saldırmışım.. Üzerinde miki resimleri olan post-modern kravatını, düğüm olana kadar sıktırmışım..

Aslı astarı yok!

Bir kere ben Kung Fu bilmem.. Hem o tekme de "Fijio Tuma" değil bildiğiniz çifteydi.. Duvara çarptığım şeyin kültablası olduğu da yalan.. Elime geçirdiğim şey, Zirai Donanım Kurumu tarafından geçen yıl Zafer Mutlu'ya verilen "Yılın Operacısı" plaketiydi..

"Gömleğimi yırtmam" ise tamamen iftiracıların hayal ürünü.. Neden derseniz, o gün üzerimde gömlek değil tişört vardı.. Ayrıca Salih'in kravatı miki resimli değil, karpuz desenliydi..

Bir tek o gün sinirli olduğumu, tutturmuşlar..

Evet sinirlendim ama künye meselesine değil.. Hükümetin tarımda destek alımlarını sürdürerek IMF'i üzmesine sinirlenmiştim..

İşte gerçekler, işte ben..

YARIN da bu "darbe" laflarının nereden kaynaklandığını anlatacağım..


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr