PAZARTESİ 17 AĞUSTOS 1998
Ankara- Türkiye'nin önümüzdeki yıl iki seçimi bir arada yapacak olması ülkede yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Anket sonuçları hiç bir partiyi yüzde 20'nin üzerinde göstermediği için sandıktan tek başına iktidar çıkması olağanüstü şartlara bağlı bulunuyor. Ama tüm partiler güle oynaya sandığa koşuyor. Oysa yeni Meclis, 21'inci Yüzyıl'ın ilk Cumhurbaşkanını seçecek, Türkiye'nin yeni yüzyıldaki konumunu belirleyecek, büyük değişimi gerçekleştirecek, reform kanunları çıkaracak, istikrarı sağlayacak, tarihi kararlara imza atacak atılımcı bir Meclis olması gerekiyor. Üstelik, iki seçimin birarada yapılacak olması ve seçim tarihinin 9 ay önceden ilan edilmesi ise herkesin kafasında soru işaretlerine yolaçtı.
Bu yanlışın olumsuz yansımaları ortaya çıkarken, devlet çarkı durmak üzere. Para piyasaları olumsuz etkilenirken, faizler tekrar tırmanışa geçti. Enflasyonla mücadele programı hedefinden sapma gösteriyor.
Çifte seçimde 36 milyon seçmen 7 ayrı sandıkta oy kullanacak. 200 seçmene bir sandık düşüyor. Her oy için ortalama bir dakika gerekecek. 7 sandık için 7 dakika... Her sandıkta 200 kişi oy kullanacağına göre seçim 20 saat sürecek. Yani sabah 07.00'de başlayacak oy kullanma işlemi, ertesi gün sabaha doğru 03.00'te bitecek. Her sandık için bir başkan ve iki üye gerekecek. Ayrıca seçime katılacak 14 parti birer müşahit bulacak. Bu durumda sadece YSK'nın bulacağı sandık görevlisi sayısı 2 milyon 226 bin. Eğer her parti her sandık için bir müşahit bulmak isterse, 14 partinin bulacağı müşahit sayısı toplam 10 milyon 388 bin. Fiilen bu mümkün olamayacağı için, sayımların tartışmalı, itirazların çok olacağı iddiası da gündemde bulunuyor.
Seçimler için Yüksek Seçim Kurulu'nun kasasından 13 trilyon lira, Maliye'nin kasasından 25 trilyon lira çıkacak. Siyasi Partiler seçim ödeneği alacak. Bunun yanısıra YSK'nın, 160 milyon oy zarfı, 160 milyon oy pusulası, 500 ton basılı kağıt hazırlaması gerekiyor.
Seçmenin 7 sandıkta oy kullanması izdihama ve hatta kavgalara neden olacak.
Mahalli seçimlerde propagandalar kişi üzerine, milletvekili seçimlerinde parti disiplini ve ilkeleri üzerine kurulur. İki seçim birlikte yapılırsa milletvekili seçimi, mahalli seçimin gölgesinde kalacak. Seçmen, beğendiği mahalli aday istikametinde oy verecek ve bu tercih, milletvekili seçimini olumsuz etkileyecek. Milletvekili seçimi daha sonra yapılırsa, seçmen daha sağlıklı düşünme imkanı bulur.
Yerel seçimlerin önce olması, daha sonra yapılacak milletvekili seçimleri için de referandum niteliği taşıyacak. Yerel seçimlerin sonuçlarına göre partiler ve seçmenler ülkenin geleceği için en iyi tercihi yapma imkanını bulacak. Bu da istikrarlı yönetimlerin oluşmasını sağlayacak.
Bunların gerçekleşmesi için de Meclis'in yeni yasama yılının başında iki seçimi birbirinden ayıran karar alması gerekiyor.
DTP lideri Hüsamettin Cindoruk, "kaosa yolaçacağı" endişesiyle iki seçimin birlikte yapılmasına karşı çıkmıştı. Cindoruk, seçmenin önüne konacak 7 sandığın izdihama yolaçacağını, geçmiş yıllarda çöplüklerde rastlanan oy pusulularının bu dönemde lokanta ve kahvehanelerdeki masaların altından çıkacağını iddia etmişti. İki seçimin ayrılmasını öneren Cindoruk, yerel seçimlerin 1999 Mart'ında, Milletvekili seçiminin 1999 sonbaharında yapılması için Ekim'de Meclis'ten karar alınmasını da istedi.
DTP lideri Cindoruk, Meclis'te grubu bulunan siyasi parti genel başkanlarına birer mektup göndererek, 18 Nisan'da yapılacak milletvekili ve mahalli idareler seçimini düzenleyen 4381 Sayılı Yasa'nın bazı maddelerine ilişkin görüşlerini açıkladı. Cindoruk, mektubunda, 4381 Sayılı Yasa'nın bazı maddelerinde "Anayasa'ya açıkça aykırılık ve hukuk ihlallerinin" yer aldığını savunarak, bunların giderilmesi için, ana muhalefet partisi veya yeterli sayıda milletvekilinin, Anayasa Mahkemesi'ne başvurabileceğini belirtti.