kapat

CUMA 12 HAZİRAN 1998

FP'de kavga kızıştı

Siyasi yasaklı Erbakan, Milli Gazete aracılığıyla Tayyip Erdoğan'a gözdağı verdi: Bu bilek bükülmez, çare yok öpecekler. Hocası'na karşı çıkanın akibeti bellidir..

ALİ EKBER ERTÜRK

Fazilet Partisi, yeni bir gelişmeyle sarsılıyor. FP'nin yayın organı, Necmettin Erbakan'ın sesi olan Milli Gazete'nin Elazığ ekinde çıkan ve kapatılan RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ı övüp, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan ağır yazı, partiyi karıştırdı.

Erbakan Hoca'nın gazetesi aracılığıyla Tayyip Erdoğan'a verilen gözdağı, Erdoğan yanlılarını ayaklandırdı. FP'deki gerilim, bu son gelişmeyle birlikte doruğa çıktı. Milli Gazete'nin, Erbakan'ın bilgisi dışında önemli yazılara yer vermeyeceği belirtilerek, partiyi karıştıran bu yazıdan da Erbakan'ın önceden haberdar olduğu ileri sürülüyor.

Meydan okudular

Milli Gazete'nin 1 Haziran tarihli Elazığ ekinde Erbakan manşet yapılarak, "Bu bilek bükülmez. Çareleri yok öpecekler" başlığı kullanıldı ve Recep Tayyip Erdoğan'a gözdağı verildi. Gazetenin Elazığ eki, FP'li milletvekillerine de dağıtılınca ortalık karıştı. İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem, partiyi perde arkasından yöneten Malatya Milletvekili Oğuzhan Asiltürk'e giderek, "Bunun dağıtılmasına neden izin verdiniz? Bu ne demek oluyor?" diye çıkıştı. Asiltürk de Erdem'e, "O yazılanlar zaten bilinen şeyler. Nesi var bunların" diye cevap verdi.

"Abramovitz'den sinyal"

FP'yi karıştıran yazıda Tayyip Erdoğan'ın, Amerika'nın eski Ankara Büyükelçisi Abramovitz'le görüştükten sonra meydanlara çıktığı ileri sürüldü. "Karanlık oda yönetimi bu saatten sonra başladı" denilen yazıdan bazı bölümler şöyle:

"İlk sinyali Abramovitz yakmıştı. Eğer Tayyip Erdoğan genel başkan olursa RP iktidar olabilir, deyivermişti. Hemen mahfillere bağlı birimler organizeli bir şekilde, gösterilen hedef doğrultusunda kürek çekmeye başladılar. Ama hesaplarını hiç mi hiç tutturamadılar, hava aldılar. Her zamanki gibi Erbakan, bileğinin bükülmezliğini bir kez daha net bir şekilde ispatladı"

"Turgut Özal ve Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı olarak başaramadıklarını Erbakan siyasi yasaklı olmasına rağmen başardı ve partisinin, yörüngesinden çıkarılarak "Karanlık oda yönetimine" bağlanmasına fırsat vermedi. FP, Milli Görüş çizgisinde kabuk değiştirerek ilerlemeye devam edecek"

Yeniyetme benzetmesi

"Kartel medyası, şimdilerde birtakım yeni yetmelerin arkasına sığınarak, FP'yi sözde emanetçilerden kurtarıp, demokratikleştirmek istiyordu. FP'yi Milli Görüş ve Erbakan'ın etki alanından çıkarıp masonik mahfillere bağlayabilseydiler laikliği, devrimleri, çağdaşlığı sözde kurtarmış olacaklardı. Avuçlarını yaladılar kaşarlanmış sahtekarlar"

"Bileğini bükemezsiniz"

Erbakan'ın, "bileğinin bükülmezliğini birkez daha kanıtladığını" yazan gazetede, Erbakan'a övgü olarak şu ifadelere yer verildi:

"Bununla da kalmadı. FP'yi taze kanla güçlendirdi. Akademik niteliği öne çıkan ve Erbakan'ın, (Biz aklı ve ilmi esas alan bir yaklaşımla meselelerimizi çözen bir düşüncenin takipçisiyiz) şeklindeki ifadesine uygun bir yapılanmayı gerçekleştirdi"

"Denize düşenlerin birbirine sarılması gibi birlikte batacakları endişesi içindeki bu samimiyetsiz işbirlikçiler, bakalım önümüzdeki günlerde nasıl bir akibete sürüklenecekler? Milletçe göreceğiz"

Hoca'ya karşı çıkmak

"Bu arada nice eski milletvekili ve bakanlarımızın FP'nin MKYK'sına sokulmamış olmaları da herkesin ders alması ve üzerinde durması gereken bir konudur. Masonik medyanın kışkırtmalarıyla suni lider arayışına, camiasına ve Hocası'na ters düşenlerin akibeti işte budur. Bundan sonra bizi Ankara'da temsil edecek kimseleri seçerken çok daha dikkatli davranmamız tarihi bir sorumluluktur"

Yine aynı gazetinin iç safyasında Hakan Gülerses adlı bir yazarın makalesinde de isim vermeden Tayyip Erdoğan'a yüklenildi. 14 Mayıs'taki "İlkadım Şöleni"nde Erbakan'ın mesajının dakikalarca alkışlanmasına değinen Gülerses'in yazısının bir bölümü şöyle:

"Bu manzaradan bir ders aldılar mı? Ne gezer. Onlar, sıkılmadan, erişilmez bir yüzsüzlükle hala (taban da taban) diyorlardı. Acaba taban dedikleri ne olup bittiğinin hala tam ayırdında olamayan saf halkımız mıydı? Yoksa bölgecilik yaparak etraflarına topladıkları, merhamet sömürüsü yaparak gönülleri avladıkları bir takım insanlar mıydı? Hey, Allah sizi bildiği gibi yapsın, ne diyelim?"


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr