kapat

PAZAR 26 NİSAN 1998

Cengiz Çandar (e-posta:ccandar@sabah.com.tr )

Gündemdeki dönem...

Türkiye, önceki güne, "1999 Mart sonunda çifte seçim; 1998 Ekim başında, bir tarafsızın başkanlığında yeni seçim hükümeti" ile başladı. Başbakan Mesut Yılmaz ile desteğini çektiği anda hükümeti düşürecek güçte olan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın vardıkları mutabakat buydu ve sanki, bu mutabakat gerçekleşecekmiş gibi bir izlenim yayıldı...

Oysa, 48 saat geçmeden, bu "mutabakat"ın "uygulanabilirliği" konusunda cidd” şüpheler ortaya çıktı. Öncelikle, Mesut Yılmaz'ın "koalisyon ortakları", bu "mutabakat"a hiçte teşne görünmüyorlar. Dahası, Yılmaz'ın kendi partisi içinde böyle bir "mutabakat" konusunda görüş birliği bulunduğu tartışmalı. Bir başka ilginç gelişme ise, dün "CHP'li 4'ler"in yaptıkları açıklama ile, CHP'nin de bu "mutabakat"ın arkasında durduğunun belirsiz hale gelmesi...

DSP, tavrını bugün belirleyecek. Ancak, önceki gece, Başbakan Yardımcısı ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'le beraberdik. Ondan aldığımız izlenim, DSP'nin de bu "mutabakat"a "hayır" diyeceğini gösteriyor.

Bülent Ecevit, söz konusu "mutabakat" hakkında açıkça "rahatsızım" diyor ve "seçimin belli bir süre gündemden kalkması gerektiğini" vurgularken, CHP'nin seçimi, hükümetin üzerinde "Damokles'in kılıcı gibi sallaması"na karşı çıkıyor. Hatta, daha da öteye giderek, Baykal'a, "Biz, yolumuza devam ediyoruz; istersen hükümeti düşür" diyerek, CHP'yi "köşeye sıkıştırma"nın ipuçlarını veriyor.

Başbakan Yardımcısı, hükümet ortaklarının kendi aralarında "Mayıs 1999'dan önce seçim yapılmaması ve bunun da kamuoyuna açıklanmaması üzerine anlaştıklarını" da bilgi olarak iletiyor.

Bu durumda, Yılmaz-Baykal mutabakatının kaderi meçhul. Yani, 1999 Mart'ında seçim olabileceği ve ekim 1998'de yeni bir seçim hükümeti kurulacağı, gerçekleşme ihtimali, gerçekleşmeme ihtimalinden daha düşük bir ihtimal durumuna geldi.

Ancak, ortaya çıkan durum, meçhul olmayan unsurlar yarattı:

1. Seçim lafı ortaya atılmış olduğuna ve tarih dahi verildiğine göre, bu hükümetin, bu "mutabakat" öncesindeki çizilen "pembe tablo" yönünde devamı -en azından moral açıdan- imkânsız hale gelmiştir.

2. Bundan böyle, TBMM'deki aritmetik de pekalâ oynayabilir. Ayrıca, köklü ekonomik reformlar yapmak ve ekonomiye rayına oturtmak mümkün değildir.

3. Dolayısıyla, "seçim" bu sonbaharda dahi ihtimal dahilindedir.

4. Seçimin belirsiz bir süre ertelenmesi, Türk siyasi hayatını daha da derin bir kaosa sürükleme ihtimali taşımaktadır.

Şu anda bile bir "siyasi kaos" zaten gündemdedir. Bu işin içinden nasıl çıkılacağı, bizim de cidd” merak konumuzdur.

Tarihin nasıl seyredeceğinin kestirilemediği, günü birlik yaşanarak öğrenildiği, benzeri pek az olan ilginç bir dönem geçiriyoruz...

NOT: Sayısız vatandaşımızın kanına eline bulamış olan Şemdin Sakık, yayınlanan itiraflarında, onca yıl birlikte iş tuttukları lideri Abdullah Öcalan'a atıf yaparak, benim adımdan da söz etmiş. Savunmasız insanları katlederek şöhret yapan bu gibi kişilerin, muğlak ifadelerin ardına gizlenerek attıkları çamur, bana değmez. Şemdin Sakık'a yargı yolu açılmış olduğu için, karanlık niyetlerin gün ışığına çıkacağından eminim.


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr