CUMARTESİ 25 NİSAN 1998
Diyarbakır - Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın filmlere taş çıkaran bir operasyonla Kuzey Irak'ta yakalanıp Türkiye'ye getirilen PKK'nın ikinci adamı Şemdin Sakık, parmak ısırtan ifadeler verdi. Örgüt tarafından dışlanmasının asıl nedeni olarak Suriye'yi gösteren Sakık, "Örgütün kontrolünün Abdullah Öcalan'dan, Türkiye içinde bana geçeceği korkusu Suriye devletinin işine gelmemiştir" dedi.
HADEP'in legal alanda PKK terör örgütüne bağlı bir parti olduğunu vurgulayan Şemdin Sakık, HADEP'in örgüt lehinde yol izlemek zorunda olduğunu kaydetti. HADEP içinde en radikal kişiler olarak Leyla Zana ve Hatip Dicle'yi gösteren Sakık, bu parti il ve ilçe teşkilatlarının PKK'ya eleman ve mali kaynak sağladığını bildirdi. Sakık, "HADEP içerisinde gençlerin kırsala çıkmasını engelleyenler Öcalan tarafından tasfiye edilmişlerdir. Örgütün legal kuruluşu olan HADEP'e Öcalan'ın izniyle yurt dışından mali destek sağlanmaktadır. HADEP de bu paraları örgüte eleman ve malzeme temini için kullanır" dedi.
HADEP'in örgüte verdiği desteğe rağmen kapatılmamasının Öcalan'da hep kuşkuya yolaçtığını belirten Sakık, şunları söyledi:
"Apo'da acaba bu partide devletin parmağı var mı endişesi bulunmaktadır. Bu nedenle de HADEP ile Apo arasında adı konmamış bir soğukluk var. Aslında Öcalan, HADEP'in çok oy almasını istemez. Bu durumda kendi liderliği tehlikeye girer diye düşünürdü. Öcalan bunu defalarca ifade etmiştir. Öcalan, Leyla Zana ve Hatip Dicle ile hiç çekinmeden telefonla konuştuğunda, benim 'Bu durum onları sıkıntıya sokmaz mı' sözüm üzerine, 'Senin aklın böyle şeylere ermez. Türkiye, demokratik bir ülke, biz bundan faydalanıyoruz. Onlara kolay kolay bir şey olmaz' demiştir."
Şemdin Sakık, Abdullah Öcalan'ın Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin mahkumiyetine sevindiğini ifade etti. "Apo kendisinden başka hiçbir ismin Kürt mücadelesinde büyümesini istemezdi" diyen Sakık, şöyle devam etti:
"Kemal Burkay'a pusuda bekleyen işbirlikçi gözüyle bakılır. PKK'nın ezilmesinden çıkar bekleyen biri olarak görülür. Öcalan ile karşılıklı protokolleri vardır, fakat bağlı kalınmamıştır. HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak ve partisine paravan gözüyle bakılır. Murat Bozlak'a her zaman ihanet edebilir gözüyle bakılır."
Şemdin Sakık, yıllarca emrinde çalıştığı terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın kişiliği ile ilgili bilgi verirken ilginç değerlendirmelerde bulundu. Sakık, Öcalan'ın askeri yönünün çok zayıf olduğunu bildirerek, "Abdullah Öcalan'ın askeri yönü çok zayıftır. Komutanlık özelliği çok zayıftır. Ayrıca kadınlara çok düşkündür. Eğitim bahanesiyle yanına aldığı birçok kızla ilişkiye girmiştir" dedi. Sakık, Öcalan'ın diğer özellikleri hakkında şunları söyledi:
"Siyasi olarak kendini çok iyi yetiştirmiştir. Çok kurnaz ve görünüşünün aksine çok akıllı, çok bencildir. Liderliğine karşı gelen her şeyi tam manasıyla kesin yoketmeye kararlıdır, intikamcıdır. Ancak liderlik konusunda ortamı iyi değerlendirmek gibi, kurnazlık özellikleri vardır. İnsanların zaaflarını değerlendirmesini iyi bilir. Bu nedenlerle örgütte hakimiyetinin güçlü olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim."
Sakık, örgütte dini inançları yıkmak için Öcalan'la çok çalıştıklarını ancak bunu tam başaramadıklarını itiraf etti. Sakık, "Abdullah Öcalan hep, 'Din bize engel, savaşçının ruhunu mahkum ediyor' derdi" dedi.
Şemdin Sakık, PKK'ya destek vermeyen Kürtler'in kadın, yaşlı ve çocuk ayrımı yapılmadan öldürülmesi emrinin Abdullah Öcalan tarafından verildiğini söyledi. Sakık, "Bunları kendimi savunmak için söylemiyorum, yaptığım eylemleri kabul ediyorum" diyerek tüyler ürperten emirle ilgili olarak şunları dile getirdi:
"Abdullah Öcalan bu emri 1985 yılında yapılan bir merkez komite toplantısında emretmiş ve bu karar kabul edilmiştir. Alınan bu karar da 1992 yılı sonuna kadar uygulanmış, Kürt halkının PKK'dan uzaklaşmasına neden olduğu gerekçesi ile de ortadan kaldırılmıştır. Öcalan, 'Yüz kişinin, bin kişinin önemi yok, çocuğun ölmesinin önemi yok. Biz Kürt halkının bağımsızlık mücadelesinin peşindeyiz. Bu kutsal davada insanların önemi yok' derdi".
Abdullah Öcalan'ın kendisinin KDP'ye sığınmasından sonra MED TV'de, 'katliamların sorumlusu Sakık'tır' demesine çok sert tepki gösteren Sakık, "Yaptığım eylemleri kabul ediyorum ama Abdullah Öcalan, Kürt halkının düşmanıdır. PKK'yı ortaya çıkaran da yok eden de odur. Bağımsız bir Kürt devleti için bizleri biraraya getiren de odur. Bu devleti kurulmadan önce yok eden de O" dedi.
Şemdin Sakık itirafları sırasında İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Apo'nun Akın Birdal'dan "Türkiye'deki tabancam" diye sözettiğini belirten Sakık, PKK'nın Avrupa'da destek bulmasından dolayı Akın Birdal'a büyük güven ve minnet duyduğuna işaret etti. "Akın Birdal benden değildir ama benden daha fazla PKK'cıdır" diyen Şemdin Sakık, bu konudaki itiraflarında şunları söyledi:
"Abdullah Öcalan'ın onunla defalarca telefonda konuştuğuna bizzat şahit oldum. Bazen de Öcalan ona bir kurye gönderir ve bazı konularda nasıl davranması gerektiğini söylerdi. Apo, HADEP'e bir ölçüde güvenir, ama İnsan Hakları Derneği'ne sonsuz bir güven duyar, 'Benim Türkiye'deki tabancamdır. İnsan Hakları Derneği sayesinde Avrupa'da kendimize bir yer bulduksa bunda Akın Birdal'ın rolü büyük. Bazı Türk gazeteciler gibi bize destek için bizden para istemiyor, gönüllü çalışıyor' derdi. Ancak bazen yapılacak faaliyetler için ona para gönderirdi. HADEP bile bu ölçüde Öcalan'ın kontrolünde değildir.
Bir keresinde Öcalan sinirli bir şekilde, 'Akın Birdal boşuna bizim 'HADEP ile işbirliği yapın' sözümüze karşı çıkmamış. Bu adamlar Ankara'nın havasına uyup bize ihanet etmek mi istiyor?' demişti. Bir de İnsan Hakları Derneği'nde bir kadın varmış. Adını hatırlamıyorum. Akın Birdal bu kişiden devletin ajanı olabilir diye şüpheleniyormuş. Öcalan'dan bu kişinin korkutulmasını istemiş, ne oldu bilmiyorum."
Şemdin Sakık, kendisinin PKK'dan dışlanması konusunda Suriye'yi suçladı. Sakık bu konuda şunları söyledi:
"Benim örgüt içerisinde Abdullah Öcalan tarafından dışlanmamın asıl sebebinin Suriye Devleti olduğunu düşünüyorum. Örgüt içinde 1991 yılından itibaren güçlenmem ve 1980-1988 arasındaki dönemde Türkiye Cumhuriyeti içerisinde pratik sahada faaliyetlerim nedeni ile örgütün kontrolünün Abdullah Öcalan'dan, dolayısıyla Suriye'nin kontrolünden Türkiye içinde bana geçeceği korkusu, Suriye Devleti'nin işine gelmemiştir. Tabii ki, böyle bir gerekçeyle Suriye'nin beni harcamak istemesi Öcalan'ın işine gelmemiştir."
13 Nisan'da Genelkurmay Bakanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı timler tarafından Kuzey Irak'ta düzenlenen bir operasyonla ele geçirilen ve o günden bu yana sorgulanan Sakık'ın ifadeleri, titizlikle değerlendiriliyor. Sorgulama sırasında terör örgütünü öldürücü nitelikte önemli bilgiler verdiği belirtilen Sakık'ın ifadelerinin şu ana başlıklar altında toplandığı öğrenildi:
"-PKK'nın başta Almanya olmak üzere, Suriye, İran, Ermenistan, Yunanistan ve diğer bazı ülkelerle ilişkisi.
- PKK'nın mevcut askeri ve moral durumu.
- Abdullah Öcalan'ın kişilik, liderlik durumu ve amacı.
- PKK'ya destek veren işadamları.
- PKK'ya destek veren gazeteci ve yazarlar.
- Korucuların PKK açısından ne ifade ettiği.
- Örgütün önemli depo ve sığınakları.
- PKK'nın KDP'ye bakışı. PKK'nın KYB'ye bakışı.
- PKK'ya destek veren dernek ve vakıflar.
- PKK'ya destek veren politikacılar.
- Leyla Zana ve Abdullah Öcalan bağlantısı.
- PKK-HADEP bağlantısı.
- PKK'nın gelecekteki durumunun ne olabileceği.
- PKK'nın parayla lehine yazı kaleme aldırdığı ve konuşturduğu kişiler.
- PKK'nın GAP'a bakışı.
- PKK'nın neden kaybetme noktasına geldiği.
- Abdullah Öcalan'ın tecavüzüne uğrayan kadın teröristler.
- PKK'nın irticaya yaklaşımı"