kapat

CUMARTESİ 21 MART 1998

Demirel sezmişti

FATİH ÇEKİRGE

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yayınladığı bildiriden 35 saat önce İstanbul'da bir iş merkezinin açılışı...

Bir ara Cumhurbaşkanı Demirel'le, Savunma Bakanı İsmet Sezgin yan yana geliyor...

Demirel, uzun yıllar birlikte siyaset yaptığı Sezgin'e şöyle diyor:

- Bu duruma bir formül bulun. Bu durumu aşın...

Belli ki Demirel çok sert uyarılar içeren böyle bir bildirinin yayınlanacağını sezmiş...

Cumhurbaşkanı'nın sözünü ettiği "durum", Başbakan'la ordu arasındaki gerginlik...

Formül de bu gerilimin aşılması için aranıyor...

Sezgin'e, "Cumhurbaşkanı nasıl?" diye sorulduğunda, tek kelimeyle cevap veriyor:

"Çok kaygılı..."

Ve "bu gerilimle ülke yönetilmez" diye düşünüyor.

Cumhurbaşkanı'nın bu sözleri üzerine dün İsmet Sezgin "devreye girmek" için çareler aramaya başlıyor...

Aynı saatlerde soruyorum:

- Ne yapacaksınız?

Sezgin, "normal bir zemin" arayacağını söylüyor.

Bu, öyle bir zemin olmalı ki, kimse "olağandışı bir görüntü" diye algılamamalı...

Örneğin Başbakan'la Genelkurmay Başkanı'nın haftalık olağan görüşmesi gibi...

Ama olmuyor....

Komutanların toplantısı

İsmet Sezgin kendisine yakın bir siyaset arkadaşıyla sohbet ederken şöyle diyor:

- Genelkurmay Başkanı, "Biz bir şey mi istedik? Ne oldu da böyle üzerimize gelindi? Böyle rencide edildik" diye soruyor...

Evet, bu kriz üzerine ilk yazdığım yazıda, komutanların çok kırgın olduğunu yazmıştım...

Hatta irticayla mücadeleyi, makamlarında kalmak, görev sürelerini uzatmak için yapıyor iddiaları neredeyse onları yaralamıştı.

Durulmadı gerilim devam etti...

Bazı kulislerde bu gerilimi, Org. Karadayı ve Org. Çevik Bir'in çıkardığı ortaya atıldı.

Ve işte böyle bir ortamda kuvvet komutanları Genelkurmay'da toplantıya giriyorlar...

Ankara'da havanın yumuşaması için çareler aranıyor.

Cumhurbaşkanı'nın İsmet Sezgin'e söylediği, "bir formül bulun" sözü de bu yumuşama arayışının bir sonucu.

ANAP'ta ise iki görüş var...

Örneğin bir bakan şöyle diyor:

- Mesut Bey'in yaptığı bu demokrasi enjeksiyonu 2 CC fazla oldu...

Diğer görüş ise, "ANAP vesayet altında değildir. Bu yüzden Mesut Bey'in çıkışı normaldir" şeklinde...

İzlenim o ki, Mesut Bey de ikinci görüşü paylaşıyor.

Nitekim yaptığı açıklamalarda "ben Erbakan olmam" diyerek tavrını sürdürüyor.

Peki böyle bir atmosferde bir "seçim arayışı" olabilir mi?

Ani bir seçim olmasa da bir "seçime hazırlık" havası seziliyor.

En azından bir seçim ortamında ANAP'a karşı kullanılacak kozların temizlenmesi niyeti olabilir.

Niyet ne olursa olsun, şu an aranan şey bu "gerginliğin" ortadan kaldırılması...

27 Mart'ta yapılacak MGK toplantısına böyle bir atmosferde girilirken gerilim "kopma noktası"na kadar yükselebilir.

Bu yüzden Cumhurbaşkanı 27 Mart'a kadar bu "formül" bulunmasını istiyor.

İsmet Sezgin de bu kısa sürede etkili formülü bulmak için uğraşıyor...

Hem Milli Savunma Bakanı olarak, hem de yılların tecrübesiyle askerin içinde bulunduğu psikolojiyi anlıyor...

Diğer yanda meseleyi bir "demokrasi meselesi" haline getirmek isteyenlerin siyasi hesaplarını da görüyor.

Aslında meselenin çözümü nasıl algılandığıyla doğru orantılı.

Örneğin mesele, Hükümet'le, TSK arasında bir mesele gibi de görülebilir, irticanın önlenmesinde bir "yöntem ve inandırıcılık farkı" olarak da...

Kimin nasıl baktığına bağlı.

Bu bağlamda, mesele Org. Karadayı'nın ya da Org. Çevik Bir'in meselesi değildir...

Bu bir tarihin, bir ilkenin, bir geleneğin meselesidir.

Yoksa Org. Karadayı emekli olunca bu meselenin biteceğine inanılır ki, o da bu tarihi ve ilkeyi şahıslara endekslemek olur..

Böylesine tarihi, böylesine ciddi bir tehdidin şahıslara endeslenerek düşünülmesi ise, devlet olmakla bağdaşmaz.

Bağdaşmadığı gibi hiçbir şeyin çözülemeyeceği anlamına da gelir.

Sanıyorum Cumhurbaşkanı'nın kaygılarının asıl nedeni de budur...

Cumhurbaşkanı bu bildiriyi sezmişti...

Çünkü aynı saatlerde Bursa'da Yalım Erez ve Cavit Çağlar'la "gerilimin nasıl aşılacağı" üzerine konuşuyordu.

Evet, bu yazıyı saat 16 sularında tamamlıyorum.

Ve 2 saat sonra TSK'dan açıklama geliyor.

Bu açıklamayla ilgili olarak şimdilik şu kısa yorumu yapıyorum:

- Açıklamada bütün kuvvet komutanlarının isimleri sayılıyor. Yani, "birilerinin sandığı gibi bizde bir görüş ayrılığı yok" deniyor...


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr