kapat

ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 1998

Seks romanı gibi

Adalet Bakanlığı müfettişlerine ifade veren 44 kadından 8'i eski Müsteşarı Yusuf Kenan Doğan'ın kendilerine cinsel tacizde bulunduğunu iddia edip, bu tacizlerin nasıl yapıldığını ayrıntılarıyla anlattılar

"Kucağına oturmayınca şef yerine çamaşırcı oldum"

Ankara- Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı Yusuf Kenan Doğan'ın çok sayıda kadın memura cinsel tacizde bulunduğuna ilişkin iddialar koca bir dosya oldu. Teftiş Kurulu Raporu ve ekindeki ifadelerde eski Müsteşar Yusuf Kenan Doğan'la ilgili dudak uçuklatan iddialar yer aldı.

Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun inceleme raporuna göre, 44 tanığın büyük bölümü, Yusuf Kenan Doğan'ın önüne gelen kadına cinsel tacizde bulunduğunu iddia etti. Bu tanıklardan 8'i, Doğan'ın cinsel tacizine uğradığını iddia ederken, diğerleri de taciz olaylarını doğruladılar.

"Doğan'ın cinsel arzu ve isteklerini alenileştirerek müsteşarlık sıfatını kötüye kullandığı ne yazık ki arzu edilmeyen bir gerçektir" denilen müfettiş raporu ve ekindeki ifadeler bir kadın görevli, Doğan'ın cinsel tacizine göz yumarak kadroya alındığını itiraf etti. İki kadın da, Doğan'ın isteklerine boyun eğmedikleri için görev tenziline uğradıklarını iddia etti. Bu kadınlardan biri katlar şefliğinden önce puantörlüğe, sonra kat temizlikçiliğine kaydırıldığını, Ankara'dan Manavgat'a sürüldüğünü ileri sürdü. Diğeri ise santral memuru iken çamaşırcı yapıldığını söyledi.

Cinsel tacize uğradığını iddia eden kadın görevlilerin ifadeleri raporda özetlenerek verilirken, imzalı ifadelerinin tam metni raporun ekleri arasında yer aldı.

"Uzaklaştırıldım"

Bu 8 kadın dışında yine Ankara Adaletevi'nde çalışan N.K. da, şu ifadeyi verdi:

"Yusuf Kenan Doğan'ın çalışan kadınlara sık sık tasallutta bulunduğunu biliyorum. Kadına düşkün bir kişidir... Adaletevi'ne gelerek bazen gözüne kestirdiği kadın personeli 'Oda planını al gel' diye çağırmaktadır. Amacı bu şekilde cinsel temas için kadını odasına getirtmektir. Nitekim bir defasında beni de aynı şekilde çağırdı. Gitmedim. Bu yüzden bana kızdığı için sürgün ederek Adaletevi'ndeki görevimden uzaklaştırdı."

Kadın gururu

Müfettişlere ifade veren M.Y. isimli görevli ise Doğan'ın kendisine tacizde bulunmadığını, ancak görevli 3 kadınla Doğan'ın ilişkisini duyduğunu söyledikten sonra ifadesinde "Kadın gururu dolayısıyla müsteşarla cinsel birliktelik olduğunu veya beraber yattığını söyleyemez. Ben bu kadınların arzularıyla mı, yoksa müsteşarın baskısı ve mevkisinden yararlanması suretiyle mi birlikte olduklarını bilmiyorum" dedi.

"Havluyla kurulamamı istedi"

1- T.A: Antalya Hakimevinde mevsimlik işçi olarak çalışırken, Yusuf Kenan Doğan tarafından kadrolu olarak işe alındığını anlatan T.A, eski müsteşarın kendisini defalarca taciz ettiğini söyledi. T.A. bu olaylardan birini ifadesinde şöyle anlattı:

"Banyo kapısını açtığında, ben de kendisine havlu vermek için beklerken elimi tuttu. Vücudunu kurulamamı istedi. Ben de böyle bir şey yapamayacağımı izah ettim. Israr etti. Arkasını havluyla kuruladım. Yüzünü bana döndü, kurulamaya devam etmemi istedi. Aniden beni yatağa çekti, belimden sarıldı... Cinsel beraberlik istediğini söyledi. (Sizin kızınız yaşındayım) diyerek beraber olmak istemediğimi belirttim... Beni ısrarla öpmeye ve benden faydalanmaya çalışıyordu. Kendisini itekleyip aşağıya indim. Beş on dakika sonra o da geldi. Durumu kimseye anlatmamam için söz vermemi istedi."

"Eşim hayatımızı söndürür"

T.A. ifadesinde evli ve bir çocuk sahibi olduğunu da belirterek "Eşimin başımdan geçen cinsel taciz olaylarından haberi yoktur. Bu ifademi öğrenmesi halinde, kendisi çok titiz bir kişidir, benim veya müsteşarın hayatını söndürmesi mümkündür. Bu ifademin açığa vurulmamasını özellikle istiyorum" dedi.

Kat temizlikçisi yaptılar

2- F.G: Adaletevi'nde katlar şefi olarak çalışırken Müsteşar Doğan'ın defalarca tacizine uğradığını belirten F.G., ayrıca Adaletevi İşletme Müdürü B.Ç.'nin de uygunsuz tekliflerde bulunduğunu, bu teklifleri geri çevirdiği için şeflikten alınarak, kat temizlikçiliği görevine sürüldüğünü iddia etti. F.G. ifadesinde cinsel taciz olaylarını şöyle anlattı:

"Telefonla gömleğimi yanlış yere koymuşsun, derhal odama gel dedi. Odasına gidince 'Mesele gömlek değil, ben seni bahane ile mahsus çağırdım. Gel yanıma otur bir sigara iç' deyip sigara ikram etti. Bu defa 'Senden hoşlanıyorum' diyerek yatak odasına girmemi istedi. Ben aşağıda görevli personel benim buraya geldiğimi biliyor, şüphe ederler dedim. Bunun üzerine beni yatak odasına götürme ısrarından vazgeçti. Kurtulup işimin başına geçtim...

Başka bir gün kahvaltısını yapıyordu. Ben gazetesini yanına götürdüm. Odada kimse yoktu. Gazetesini verdiğim sırada belime sarılarak arzusunu açığa vurdu. Ben elini ittim. Gören olsa siz kendinizi kurtarırsınız olan bana olur dedim. Ancak ısrar ediyordu. Bakire olduğumu, arzularını yerine getiremeyeceğimi söyledim. Bu defa bana 'Akıllı ol, isteklerimi yerine getirdiğin taktirde yüksek mevkilere getirilirsin' dedi... Elinden kurtuldum, olanları kimseye söylememi isteyerek tehdit etti.

Ben görev dışı arzulara cevap vermedim. Bu yüzden tenzili rütbe ile hakimevine puantör olarak atadılar... Tekrar rütbe tenzili ile kat temizlikçisi yaptılar. Bu yetmedi, Antalya Manavgat'a gönderdiler.

"Kucağına oturmadım, çamaşırcı yaptılar"

3- D.C: Ankara Hakimevi'nde santral memureliği yaptığı sırada Doğan'ın tacizine uğradığını belirten D.C., müsteşarın kucağına oturmadığı, arzularına cevap vermediği için çamaşırhaneye sürüldüğünü anlattı, Doğan'la karı-koca hayatı yaşadığını iddia ettiği Y.T.'nin ise şef yapıldığını söyledi. D.C.'nin ifadesi şöyle:

"Adaletevi'nde santral görevlisi olarak çalışırken müsteşar Doğan beni şef yapacağını söyledi. Bir gün öğleden sonra Adaletevi'ndeki odasına çağırdı. Ben ayakta durup saygı gösterdim. Ancak oturmamı istedi. Ben bir koltuğa oturunca 'Yanıma gel yaklaş, yanıma otur' dedi. Oturduğu yerden bacaklarını işaret ederek kucağına oturmamı istedi. Ben dediğini yapmadım... Başka bir gün telefon edip kravatlarını istedi. 'Al ve sen getir' dedi. Beni işimden atacağından korktuğum için ve şef olabilmek düşüncesiyle emrini yerine getirdim. Kravatlarını götürdüm. Kendisi yatak odası kısmında idi, yanına gittim. Omuzlarımdan tutarak cinsel arzusunu açığa vurdu. Alkollü olduğunu gördüm. Gözleri kızarmış idi. Bana 'Alkollü değilim, akşamdan alkol almıştım' dedi. Ben daha ileriye gitmesine imkan bırakmayıp bir yandan işten atılırım korkusunda olduğumdan arzusuna karşılık vermemekle birlikte, aşağıda arkadaşlarım var, yanınızda fazla kalırsam dikkat çeker, dedikodu olur diyerek ikaz edip kendisinden kurtuldum.

Umut vemediğim için resmen şef yapmadığı gibi, en güç görevlerde görev yapmama vesile oldu... Amirlerimin arzularına cevap vermediğim için çamaşırhane gibi çok ağır yerlerde çalıştırılmaktayım... Y.T. adındaki kuaför ile Yusuf Kenan Doğan adeta karıkoca hayatı yaşadılar, bu nedenle Yusuf Kenan Doğan Y.T.'yi şef yaptı. Şef yapılan personelin maaşında tahminen 1 milyon lira artış olur."

"Eşim evde yok, evime gel"

4- Y.T. ise önce "Sadece bir defa işimin yapılması için ricada bulunmak üzere yanına gittim. Dilekçe yazmamı söyledi, yanından ayrıldım" demesine rağmen, daha sonra "gerçekleri söyleyemediğini bildirerek" yeniden ifade verdi. Y.T, inceleme raporunda özeti verilen ifadesinde Doğan'ın "Bunları benim evimde konuşalım, eşim evde yok, belgelerini benim evime getir" dediğini söyledi. Y.T., "Aslında bu sözleriyle evinde benimle cinsel birliktelik kurmak istediğini söylemeye çalışmıştı, ben evine gitmedim" diye ifade verdi.

Y.T. ayrıca Doğan'ın kendisiyle konuşurken, cinsel birlikteliği kastederek, "Eğer bu işi yapacaksan kaliteli insanlar var" dediğini belirterek, "Bu sözleriyle müsteşarım, benimle cinsel yönden birlikte ol demek istedi" diye konuştu.

"Arzularını tatmin etmek için"

5- S.A., Ankara Adaletevi resepsiyonunda görev yaparken başından geçen cinsel taciz olayını şöyle anlattı:

"Geceleri sarhoş gelir, bayan personeli rahatsız ederdi. Ben şahsen iki defa bu şekilde Yusuf Kenan Doğan'ın muhatabı oldum. Adaletevi'ne gece geldiğinde resepsiyonda veya santralde çalışan bayanı 'Oda planını al gel' deyip, kendi özel dairesine çağırıyordu. Bu şekilde beni de iki defa yanına çağırdı. Evli bir kadındım. Kendisinin bakışından ve konuşmalarından cinsel beklentisi olduğunu anlayabiliyordum. Odada dolaşırken bana yaklaştığı gibi görevimizle alakası olmayan ailevi durumumuza ait sualler soruyordu. Yanıma çok yaklaşınca da kendim geri çekildim. Aslında benimle konuşmaları görev gereği olmayıp, kendi özel arzularını tatmin etmek içindi. Ben bunlara fırsat vermemeye çalıştım. Bu nedenle tacizde bulunamadı.

"Açıkça reddettim"

6- Ş.S. bakanlıkta sekreter olarak görev yaparken Yusuf Kenan Doğan'ın birliktelik teklifini açıkça reddettiğini söylüyor. Ş.S., şöyle ifade verdi:

"Yusuf Kenan doğan beni aracıları vasıtasıyla elde edemediği için, beni ezip razı etmek istedi. Ben kendisine karşılaştığımda bir keresinde 'Ne kadar çabalasanız benim ilgimi çekmiyorsunuz' demek suretiyle arzuladığı birlikteliği reddettiğimi açıkça söyledim."

"Kadın kolleksiyonuna dahil etmek istiyordu"

7- Hakimevi'nde hizmetli kadrosunda görev yaparken, Doğan tarafından taciz edildiğini öne süren F.T. de şunları anlattı:

"Hizmetli kadrosundan kurtulmam için Hakimevi Müdürü'ne başvurdum. Bana 'Müsteşar Doğan ile seni görüştürürüm' dedi. Aradan 8-9 gün geçince Doğan, Hakimevi'ndeki müdür odasına gelip beni yanına çağırdı. İsteğimi sordu. Hizmetli kadrosundan kurtulmak istediğimi söyledim... 2-3 gün sonra beni özel odasına davet etti. Bu defa aile meselelerimi anlattırdı. Eşim ile aramdaki olayları öğrendi. Bana 'Senin gibi güzel, tatlı bayana bu yapılır mı?' dedi. Benimle olmak istiyordu. Ben resmileşip ciddi davranınca 'Resmiyeti bırak, samimi ol, arkadaş gibi konuşmaz isek senin işlerin olmaz, hizmetli kadrosunda kalırsın. Bir bayan olarak benim dediklerimi ve arzularımı anlaman lazım' dedi. Bu konuşma üzerine, 'Siz bir müsteşarsınız, size bu tür söz ve arzuları yakıştıramıyorum' dedim. Bunun üzerine kolumdan tutup, 'Bana karşı mı geliyorsun, sonra seninle tekrar görüşelim, şimdi biraz sakinleş' dedi... Aradan bir ay geçti. Doğan yeniden Hakimevi'ne gelerek telefonla beni özel odasına çağırdı. Ben bu isteğini yapamayacağımı söyledim, çünkü beni cinsel ihtiyacı için çağırdığını biliyordum. Zaten elindeki içki bardağını müdüriyet odasındayken görmüştüm. Ancak 15 dakika sonra Yusuf Kenan Doğan 4-5 kere daha telefon açarak ısrarla yanına çağırdı. Ben gelmeyeceğimi belirtince 'Tamam seninle cinsel meseleleri değil, başka konuları görüşeceğim' dedi. Mecburen işimi bırakıp emri doğrultusunda özel odasına gittim. Odasının kapısını açık bırakarak güvenliğimi sağlamaya çalıştım. Benim kapatmak istemediğim kapıyı gelip kendi kapadı. Elinde içki bardağı vardı. Daha sonra 'Gençsin, güzelsin, cazibelisin' diyerek bana cinsel tacize başladı. İki eliyle beni tuttu, özel odasındaki yatağına sürükledi. Ben arzulu davranmadım. Cinsel birliktelik istiyor ve bu yönde konuşuyordu. Sert tepki gösterdim. Yatağa sürüklemesine karşı koydum. Kolumu bırakmaz ise rezalet çıkaracağımı, bağıracağımı anlattım. Bunun üzerine 'Sen korkulacak bir bayanmışsın' deyip beni bıraktı. Beni kadın kolleksiyonuna dahil etmek için cinsel birliktelik istiyordu."

"Resmimize bakıp seçmiş"

8- A.I.'nin ifadesi: İstanbul'da infaz koruma memuru alınmak üzere açılan sınava girdim. Ancak sınavı kazanamadım. Eski Müsteşar Yusuf Kenan Doğan'ı daha önce hiç tanımadım. Sadece sınava girerken resim vermiştim. Benim gibi sınavı kazanamayanlardan 15 kişiyi Doğan'ın seçerek bizleri işe aldığını sonradam öğrendim. Gerçekten bu şekilde sınav kazanamayıp bu şekilde işe alınan 15 bayan da birbirinden güzel idi. Resimlerimize bakılarak seçildiğimiz bu şekilde doğrulanıyordu. Sözleşmeli personel olarak İstanbul Hakimevi'nde göreve başladığım günün akşamı idare tarafından çağrıldım. Beni kimse tanımazken neden arıyorlar diye şaşırdım. Hakimevi idaresi bana Müsteşar Doğan'ın hizmetine verildiğimi ve kendisine garsonluk yapacağımı söylediler.

Müsteşar ayda bir kez İstanbul'a geliyordu. Kendisine 2.5 ay hizmet verdim. Doğan'ın Ankara'da bir bayanla basıldığını öğrendiğimden kendisine karşı mesafeli kalıyordum. Konuşmaları ve bana karşı tutumu rahatsızlık veriyordu. Gerçi bana 'Baban sayılırım' diyordu ama ben bir bayan olarak kendimi koruma gereğini hissettim. Durumu gözyaşları içinde muhasebe müdürüne anlattım... Daha sonra Doğan İstanbul'a geldiği zamanlar işletme müdürüne de söyleyip beni izne çıkardılar, Hakimevi'nden uzaklaştırıp gözden kaybolmamı sağladılar."


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr