kapat

PERŞEMBE 18 ARALIK 1997

'Türkiye'ye yem uzatılıyor'

Avrupa Birliği (AB) Konferansı'nı Türkiye'ye uzatılmış bir yem olarak değerlendiren Başbakan Yılmaz, AB'ye "Ya Türkiye'yi diğer 11 ülkenin alındığı sepete koyarsınız, ya da bu iş biter" restini çekti.

M. ALİ BİRAND

Ankara-New York- Başbakan Mesut Yılmaz resmi ziyaret için Amerika'ya giderken yolda gazetecilere yaptığı açıklamada Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde yeni bir adım attı ve önemli bir karşı koşul açıkladı.

Yılmaz, "Türkiye diğer 11 ülkenin alındığı sepete konulmadığı takdirde AB'ye yaptığı tam üyelik başvurusunu geri çekecektir. Bunun için 6 ay bekleyeceğiz ve önümüzdeki yıl yapılacak ilk AB zirvesinden çıkacak bu yöndeki sonuca göre kararımızı vereceğiz" dedi. Mesut Yılmaz "Ben başbakan kaldıkça bugünkü koşullarda Türkiye Avrupa Konferansı'na katılamaz" diye konuştu.

Başbakan, Türkiye'nin Lüksemburg Zirvesi'nden önce kendi oto-kritiğini yaptığını ve beklentilerini en alt düzeye indirdiğini söyledikten sonra şöyle devam etti:

'Eksiklerimizi biliyoruz'

"Bütün liderlerle yaptığımız konuşmalarda 'Eksiklerimizi biliyoruz' dedik. 'Sizin kriterlerinizi de biliyoruz' dedik. 'Abartılı hiçbir beklentimiz yok' dedik. 'Eksiklerimizi gidereceğiz' dedik. 'Ancak dış politika konularında bizden çaba beklemeyin. Zira Yunanistan ve Kıbrıs konuları dışımızdaki unsurlara bağlıdır' dedik.

Zirvede bu kararın alınacağı biliniyordu. Tepkilerimizin son derece sert olacağını ayrıntılarıyla da anlattık. Onlara yeni yüzyılda Avrupa kültürünün ne olacağına karar vereceklerini, yani ya Hıristiyan kulübü olacaklarını veya çok dinli, çok kültürlü bir gruba dönüşeceklerini anlattık. Bu zirvenin Türkiye zirvesi olacağını, zira bir kültür ayırımına gelindiğini anlattık.

Ancak bildiğiniz karar çıktı. Ve Türkiye'ye kesin ayrımcılık yapıldı. Kendisine saygısı olan bir hükümet ne yapması gerekirse de biz onu yaptık. Hatta son görüşmemizde Lüksemburg Dışişleri Bakanı Poos bana 'Şimdiye kadar Türkiye'ye hiç verilmemiş olanları verdik. İçerde zafer çığlıkları atabilirsiniz' demişti. Ben de kendisine o sırada taslak durumunda olan zirve kararlarının kozmetik olduğunu belirtmiştim. Hiçbir süre vermiyorlardı, hiçbir mali boyutu yoktu.

Kohl'la yaptığım görüşmede de kendisine 'Bana açık söyleyin bu gelişmenin içinde miyiz değil miyiz?' diye sordum. Ve 'Kozmetik bir konferans önerecekseniz vazgeçin' dedim. Kohl isteğimin çok güç olduğunu söyledikten sonra 'Konferansı biz sizin için kabul ediyorduk. Eğer gelmiyorsanız vazgeçeriz' dedi. Sizin anlayacağınız Avrupa Birliği bizim esas isteğimizi karşılayamadığından dolayı konferans fikrini sürdürdü. Aslında bizden halkımızı aldatmamızı istediler ve açıkça da söylediler."

'Hata ettik' telefonları

Mesut Yılmaz, Lüksemburg Zirvesi'ni AB'yi Hıristiyan kulübü olarak görmek isteyenlerin kazandığını söyledi. Yılmaz, dört bir yandan telefon yağdığını ve kendisine "Biz hata ettik. Siz yine de Avrupa Konferansı'na katılın, gereken değişiklikleri yapmaya çalışalım" dendiğini açıkladıktan sonra Türkiye'nin bundan sonraki tutumumu şöyle anlattı:

"Kendilerine çok açıkça şu yanıtı verdim. Eğer AB kendini bir Hıristiyan kulübü gibi görüyorsa biz 1987'de yapılan tam üyelik başvurumuzu geri çekeceğiz. Şimdi siz kendi içinizde bir oto-kritik yapın. Eğer söylediğim gibi 'çok kültürlü, hoş görülü' bir AB istiyorsanız, bunun kriteri Türkiye'ye karşı takınacağınız tavırdır. Önümüzdeki ilk zirve toplantısında bu tutumlarını değiştirmelerini istedim. Türkiye AB Konferansı'na ben başbakan oldukça katılmayacaktır. Zira konferans kozmetik bir ayrıntıdır. Suni bir konferanstır. Türkiye'ye uzatılmış bir yemdir. Biz taahütlerimize bağlıyız ve bunları sürdürmekte kararlıyız. Türkiye 11 aday ülkenin içine konduğu sepete kabul edilmedikçe tutumunu değiştirmeyecektir. Bunun için 6 ay bekleyeceğiz. Zira önümüzdeki 6 ay içinde ilk AB zirvesi yapılacak. Bu da beklemeye değer."

'Kinkel zırvalıyor'

Mesut Yılmaz gazetecilerin Almanya'nın tutumu ve Alman Dışişleri Bakanı Kinkel'in son açıklamalarıyla ilgili sorusu üzerine adeta patladı ve "Kinkel baştan aşağı zırvalıyor. Demeçlerinin tümü çelişki doludur. Haziran ayına kadar AB ve herkes tutumunu gözden geçirmelidir. Onlar da Türkiye'nin muz cumhuriyeti olmadığın anlamalılardır. Bu arada bize dost görünen bütün ülkelerin samimiyetini de sorgulamak zorundayız" dedi.

Gümrük Birliği etkilenmiyor

Mesut Yılmaz şimdiye kadar hiçbir Türk başbakanının yapmadığı kadar sert bir tepki göstermiş oldu. Genel beklenti Türkiye'nin konferansa katılmamakla yetineceği ve tam üyelik başvurusunu sürdüreceği şeklindeydi. Ancak anlaşılan o ki Türkiye tam bir yol ayrımına giriyor ve Avrupa Birliği'ne son sözünü söylüyor.

Brüksel'in Lüksemburg Zirvesi'ndeki dayatmacı koşullarına aynı dayatmacı bir koşulla karşılık vermiş oldu. Başbakan'ın üslubu şimdiye kadar görülmemiş derecede sertti. AB'ye resmen "Ya bunu değiştirir ve bizi de içinize alırsınız veya biz artık Avrupa'yla ilgilenmiyoruz" dedi.

Önümüzdeki ilk AB zirvesi Haziran'da Londra'da yapılacak. O döneme kadar ilişkilerde herhangi bir değişiklik olmayacak. Bu arada herkesin büyük merakla beklediği unsur Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği'nin devam edip etmeyeceği. Mesut Yılmaz, Gümrük Birliği'nin devam ettiğini ve Türkiye'nin bu konudaki taahhütlerini yerine getirdiğini, getirmeye de devam edeceğini söyledi. Yılmaz, Türkiye'nin aldığı kararın duygusal olmadığını, son derece iyi değerlendirilerek soğukkanlılıkla karar verildiğini ısrarla vurguladı.


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr