kapat

ÇARŞAMBA 05 KASIM 1997

Karışık adam, karışık cinayet

Susurluk dizisi / EMİN ÖZGÖNÜL

Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'ın, casino açabilmesi için "sabıkasız" belgesi olması gerekiyordu. Topal, Adli Sicil'deki kalem oyunlarıyla bu belgeyi, sonra da izni almayı başardı. Topal'ın 13 kumarhanesi için bakanlığa ödeyeceği teminat da yılda 7 milyon 800 bin dolardan 2 milyon 600 bin dolara indiriliverdi.

Özel timciler Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz ile Topal'ın ortakları Sami Hoştan ve Fevzi Bir'in, Topal cinayeti ile ilgili gözaltına alınmaları Emniyet Müdürlüğü'nün 214 40 33 numaralı telefonuna yapılan bir ihbar ile gerçekleşiyor. Cinayet Masası'nın bu numarasını üç kez arayıp ihbarda bulunan kişinin çok şey bildiği kesin.

SUSURLUK olayının "Nirengi" noktalarından biri de Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesi. Topal ABD'de ve Belçika'da uyuşturucu madde kaçakçılığından 10 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş. Bülent Fırat, Hikmet Babataş adlı kişilerin öldürülmesinde azmettirici olarak yargılanmış. Peki uyuşturucu madde kaçakçılığından sabıkalı bir kişi nasıl oluyor da Türkiye'de "Kumarhane açma" izni alabiliyor ve "Kral" oluyor? Denizcilik İşletmeleri'nin Riva'da özelleştirilen arazilerini kapatıyor.

Talih Oyunları Yönetmeliği'ne göre bu tür oyun salonu açacakların kaçakçılık suçundan sabıkaları olmaması gerekiyor. Ama Topal "Sabıkasız" belgelerini savcılıklardan küçük hilelerle alıyor.

- 25 Mart 1994'te Ankara'dan: Mevlut olan baba adını Mevlüt yaparak

- 5 Temmuz 1994'te Malatya'dan: 1942 olan doğum tarihini 1944 yaparak

- 4 Ocak 1995'te İstanbul'dan: Lütfü olan ikinci ismini Lütfi yaparak

- 5 Mart 1996'da İstanbul'dan: Akçadağ olan doğum yerini Malatya yaparak

Adli Sicil'in küçük kalem oynatmaları sonucu Topal'a verdiği "Sabıkasız" belgesi Turizm Bakanlığı tarafından perçinleniyor. Topal'ın 13 adet kumarhanesinden her biri için 600 bin dolardan bakanlığa yılda 7 milyon 800 bin dolar tutarında teminat vermesi gerekiyor. Ama bakanlık bu miktarı ani bir kararla her işletme için 200 bin dolara indiriyor ve Topal'ın yıllık ödemesi gereken teminat da bir anda 2 milyon 600 bin dolara iniveriyor.

Fırtınalar kopuyor

28 Temmuz 1996 gecesi Sarıyer Tazeceviz Sokak'ta işlenen Topal cinayeti, aslında Susurluk olayının da başlangıcı. Mesut Yılmaz, 12 Kasım 1996 gecesi Çankaya Köşkü'nde görüştüğü Süleyman Demirel'e "Ömer Lütfü Topal'ı öldürenlerin itirafları fevkalade enteresandır. Bu kişiler suçu itiraf ettikleri halde Ankara'ya celbedilmişler ve serbest gezmektedirler. İstanbul Emniyeti'nde, her türlü doküman hazırdır" diyor.

Demirel de bu sözler üzerine dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'a o fırtınalar koparan 13 Kasım tarihli mektubu yazıyor ve Yılmaz'ın sözlerine atıfta bulunarak "Devlet emrinde çalışan katillerden" bahsediyor. Sonunda da bu iddiaları çok ciddi bulduğunu aktarıyor. Aynı günlerde dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu ile de görüşüyor. Yazıcıoğlu tüm ifadelerinde de tekrarladığı şu sözleri söylüyor:

- Bu polisleri cinayetle ilgili gözaltına aldık. Suçlarını itiraf ettiler. Siz sorsanız size de itiraf ederler.

Peki ya şimdi

Topal cinayetinden tutuklanan Özel Harekatçı Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz hiç bir aşamada cinayeti kabul etmiyorlar. Sadece Çarkın "Yüzlerce faili meçhul cinayetle suçlandım. Hepsini kabul ettim. 'Çavuşesku'yu da, Kennedy'i de ben öldürdüm' dedim" diyerek kendisini savunuyor.

Çarkın, Ersoy, Yorulmaz, Sami Hoştan ve Fevzi Bir'in, Topal cinayeti ile ilgili gözaltına alınmaları Emniyet Müdürlüğü'nün 214 40 33 numaralı telefonuna yapılan bir ihbar ile gerçekleşiyor. Bu telefon Cinayet Masası'nın. Yani olayı soruşturan birimin telefonu. Aslında bu telefona Topal cinayeti ile ilgili yapılan ihbar adedi birden fazla. Önce Tazeceviz Sokağı'nda bir cinayet işlendiği bildiriliyor. Ardından içinde bir "Uzi jarjörü" unutulan ve olayda saldırganların kullandığı Beyaz renkli Şahin marka otonun İstinye'de terkedildiğine ilişkin ihbar da bu telefona geliyor. Sonra da en önemli ihbar. Topal cinayetinin sanıklarıyla ilgili.

Sade bir vatandaş bir ihbar için polisi aramak istese ne yapar? Ya 155'i arar ya da Emniyet Müdürlüğü'nün santralını. Cinayet Masası'nı üç kez arayıp ihbarda bulunan kişinin Topal cinayeti ile ilgisi kesin. Çok şey bildiği de...

Ağansoy bağlantısı

İhbar tarihi 28 Ağustos 1996. Topal cinayetinin işlendiği 28 Temmuz tarihinden tam bir ay sonra. 28 Ağustos tarihinin bir özelliği daha var. O gün İstanbul Bebek'deki bir Cafe'de Tevfik Ağansoy öldürülüyor.

Üç özel timcinin gözaltına alındığı gün, Ağansoy'un öldürülmesi bir tesadüf mü? Susurluk olayını araştıran dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Nuri Oduncu'ya göre değil.

- Özel timcileri ihbar eden Ağansoy olabilir ve bu nedenle öldürüldüğü ihtimali gözden uzak tutulmamalıdır.

İnfaz kafadan kesilmiş

Topal'ın öldürüldüğü gün International Hospital'da ikinci çocuğu doğuyor. Topal hastanede imam nikahlı eşi Hilal Altıntaş'ı ziyaret edip çocuğunu gördükten sonra arabasında kurşunlanıyor. Öldürüldüğünde henüz çocuğu nüfusuna geçirilmemiş. Ayhan Çarkın, böylelikle imam nikahlı eşinden olan çocuğunun mirasından pay alamamasının sağlandığını öne sürüyor. Topal cinayeti ile suçlanan Çarkın, Metris Cezaevi'nde şunları söylüyor.

- Bize katil diyenler Topal'a baksınlar. Bodrum'da müdürünü, Azerbaycan'da Afyon Valisi'nin kızıyla damadını öldürtmüş bu adam. Bir numaralı uyuşturucu kaçakçısı. Öldürüldüğü günün sabahı gazeteleri açıp bakın Bodrum'daki müdürlerinin aşireti başsağlığı ilanı vermişler. Oğlu ile babası birbirine kindar. İlk karısı öldü diye düğün bayram yapmış. Öldürülmesi için o kadar çok sebep var ki. Ama katil biz olduk."

Bakü'deki Hyatt Regency Oteli'nin kumarhanesinin müdürü İsmail Kahraman. Eşi ise Afyon Valisi Ahmet Özyurt'un kızı Özlem Kahraman. Kahraman çifti 22 Mart 1996 tarihinde Bakü'deki evlerinde öldürülüyor. Bakü polisi 14'ü Azeri 3'ü de yabancı uyruklu 17 kişiyi yakalıyor. Bu kişilerin cinayetle ilgisi olduğu yolunda bilgiler alınıyor ama net bir sonuç çıkmıyor.

Siyasete gireceğim

Çarkın, gözaltına alındıkları 28 Ağustos gecesi TV'lerden, "Topal cinayeti sanıkları olarak üç özel timci yakalandı" biçiminde alt yazı geçildiğini söylüyor. "Bu sürati anlayamadım. İsmen bizim gözaltına alındığımız TV'lerden açıklandı. Aynı Mehmet Özbay'ın gerçek kimliğinin, kazadan yarım saat sonra ortaya çıkması gibi" diyor ve ekliyor

- İnfaz kafadan kesilmiş bize kafadan...

Ve Çarkın'dan bir de güvence

- Bana 15 gün yetki verin Topal cinayetini çözeyim...

Çarkın meslekten istifa itmek için dilekçe vermiş. Ama kabul edilmemiş. tekrar vereceğim diyor ve ekliyor:

"Siyasete gireceğim. Arkamda halk kitlesi var. Size cezaevine gelen mektupları göstersem şaşarsınız."

Ben de şüphelenirdim

Topal cinayetinden tutuklu bulunan diğer özel timci Oğuz Yorulmaz'ın da Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu'ya söylediği kritik bir söz var. Topçu, İstanbul Metris Cezaevi'nde Yorulmaz'a şöyle diyor:

- Sen Cinayet Masası amiri olsaydın, ismin de Oğuz olmasaydı. Topal cinayetini soruştursaydın. Oğuz Yorulmaz'dan şüphelenir miydin?

Yorulmaz'ın cevabı ilginç:

- Tabi şüphelenirdim. Yani telefon görüşmesi varsa. Tanışıklığı varsa bu insanlarla. O da bir kol olabilir diye düşünürdüm.

Yorulmaz, cinayeti planlayanların en önemli dezavantajlarının ise "Ama her şeyi hallettiniz görülme riski var. Aleni bir eylem o" diyerek açıklıyor. Ancak Topal'ın Avukatı Ekrem Marakoğlu anlatıyor:

"Olayı duyar duymaz, cinayet yerine gittim. Üstelik kullandığım araç, saldırganların olayda kullandıkları aracın bir benzeriydi. Beyaz renkliydi. Yolda hiç bir çevirme veya arama ile karşılaşmadım."

Yarın: Susurluk kaza mı?


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr