CUMARTESİ 02 AĞUSTOS 1997
"Çırağ Sefası", "Bezm-i Çerağ", "Çerağ Alemi", ilkbahar ve ilkyazda, saray ve yalı bahçelerinde kandil ışığında yapılan sazlı sözlü eğlencelere verilen isim imiş.
Ortaköy, Beşiktaş arasındaki yalı semtinde bulunan Nevşehirli İbrahim Paşa'nın Saray-ı Asafi diye anılan sahilsarayının bahçesinde Lale Devri (1713-1730) boyunca sık sık çırağan eğlenceleri düzenlenirmiş. Bu yalı semti ve ardındaki cadde de "Çırağ Sefası"na mekan olan yalısaraylar "yüz-suyu hürmetine" "Çırağan" adını almış. (Bu bilgileri Necdet Sakaoğlu'nun İstanbul Ansiklopedisi için yaptığı araştırmadan aktarıyorum.)
Çırağan semtindeki ahşap yalı saraylar üne kavuşunca, Abdülaziz bu gün yenilenen binayı yaptırmış.
Ortadaki sarayın iki yanına Beşiktaş ve Ortaköy yönlerine doğru ek yapılar inşa edilmiş. Bu ek yapılar Fer'iye Sarayları (Ek Sarayları) olarak anılır olmuş.
Ortaköy'e doğru uzanan Fer'iye Sarayları Galatasaray Üniversitesi ve Kabataş Lisesi olarak kullanılıyor.
Fer'iye Sarayları Ortaköy'de sona erer. Ortaköy Camii'nden sonraki sahilsarayların ilki ise bugün Esma Sultan Yalısı diye anılan Tırnakçı Yalısı'dır. (Padişahların tırnaklarını kesen kimselere tırnakçı denilirdi. Tırnakçılar padişahların tırnaklarını perşembe günleri keserdi. Abdülhamit sarayda tırnakçıların işine son verdi. Ortaköy'deki yalının hangi tırnakçı tarafından yaptırıldığını öğrenemedim.) Abdülmecid'in kızı küçük Esma Sultan (1778-1848) 10 yaşına gelince Tırnakçı Yalısı Esma Sultan'a tahsis edildi. Esma Sultan 14 yaşında iken Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa ile evlendirildi. Boğaziçinin en geniş cepheli yalısı olarak bilinen Esma Sultan Yalısı yandı. Ayakta kalan dört duvarı, çevreyi saran yeni binalar arasına sıkışmış, deniz kıyısı ise "çay bahçelerine tahsis edilmiş" durumda.
Bu bilgileri sıraladım. Şimdi de bu tarihi mekanların bugün nasıl kullanıldığını, ve de günümüzün "Çırağ Sefası"nı anlatacağım.
Esma Sultan Yalısı'nın mülkiyeti Taksim'deki Marmara Oteli'nin sahiplerine Ñ-. Yanık binanın ayakta duran duvarlarını temizlediler. Bahçeyi düzenlediler. Şimdi bu yanık saray ve bahçesi toplantılar için kiraya veriliyor.
Geçen hafta sevdiğimiz bir cici genç hanım kızın Aslı'nın Çağan ile düğününe davetli idik. Çok etkileyici biçimde aydınlatılmış yanık sarayın içinde, dört duvar ortasında nikah kıyıldı. Tepede ay ve yıldızlar, duvarın dibinde nikah masası, ayakta nikahı izleyen davetliler hoş bir görüntü ortaya çıkarıyordu. Nikahtan sonra, yanık sarayın bahçesine dizilmiş, özenle bezenmiş masalarda Marmara Oteli tarafından hazırlanan yemekler ikram edildi. Esma Sultan Yalısı bahçesinde oturmalı 900 kişiye, ayakta 2b in kişiye servis yapılabiliyormuş. İkramın zenginliğine göre kişi başı harcama rakamı değişirmiş. En ucuz ikramın faturası kişi başına 65 dolar karşılığı Türk Lirası imiş. Düğünde gelin ve damadın genç arkadaşları davetlilerin çoğunluğunu oluşturuyordu. Gençlerin çoğu yurt dışında iyi üniversitelerde eğitim gören, iyi meslekler edinen kızlar ve erkeklerdi. Davranışlarıyla, giyimleriyle, eğlenme biçimleriyle belli bir çizginin üzerinde idiler... "Esma Sultan"ın "Çırağ Sefası"nı düşündüm. Sonra gençlere baktım... Herhalde bu gençler o yanık yalının tadını, Esma Sultan'dan daha iyi alıyordu.
Feriye Saraylarından Kabataş Lisesi olarak kullanılan binanın ucundaki karakol binasını rahmetli Feyyaz Tokar ve Cahit Kocaömer'in gayretleriyle Kabataş Eğitim Vakfı bir kültür merkezine dönüştürmek üzere yola çıkmıştı. Sabancı Vakfı'nın maddi desteği ve Hacı Sabancı'nın kişisel ilgisi ile güzel bir kültür merkezi ortaya çıktı. Bu kültür merkezinin içindeki sinemayı işletenler şimdi binanın lokanta bölümünün işletmesini de üzerlerine aldı.
Yaz günlerinde yemek servisi bahçe alınmış. Öğle ve akşam yemeklerinde, deniz kenarında, nefis bir boğaz manzarasına karşı yemek yenecek çok güzel bir mekan. Yerli içki ile, öğle ve akşam yemeklerinde kişi başına 4 ile 6 milyon lira arasında fatura geliyor.
Bahçe'de deniz kenarında, lokanta bölümünün öte yanındaki bar bölümünde Çarşamba ve Perşembe akşamları Nükhet ve Neşet Ruacan caz yapıyor. Cuma ve Cumartesi akşamları Müfide, Aybars ve Sonay Türkçe hafif müzik söylüyor. Bu bölümde ilk içkiye 2 milyon beşyüz bin lira alıyorlar. (Telefon: 212- 227 22 16)
Feriye'den Çırağan Sarayı rıhtımına doğru ilerleyiniz. Burada da bir başka "Çerağ Sefası" var. Arkada insanı etkileyen bir tarihi saray... Önde Boğaz... Onun gerisinde nefis İstanbul görüntüsü. Medeni bir ortam. Genç müşteriler. Ve de cazın kendi ülkesinde bile az rastlanır güzellikte müzik yapan sanatçılar. Rıhtımdaki "Q Jazz Club" (Türkçe okunuşu ile "Kü Caz Klübü") sabah 10.00'dan ertesi sabah 4.00'e kadar hizmet veriyor. Gün boyu alkollü ve alkolsüz içkiler, çay kahve servisi var. Bar saat 18.30'da açılıyor 22.30'a kadar sürüyor. 22.30'da canlı müzik başlıyor. Sabaha kadar değişik gruplar caz yapıyor. Keisa Brown ve Trio'su zenci müziğin harikası. Hızlı temposu ile etkileyici. Allen Harris ve Kerem Görsev Triosu insanı büyülüyor.
"Q Jazz Club"de gece sucuk ekmek, köfte, karışık ızgara tabağı servisi de var. Mehmet Ali Açıkmış'ın yönetimindeki bu medeni mekanın barını Uğur Özen yönetiyor. Metin Ardiç İnci Güler ve Hasan Ulaş misafirlerle ilgileniyor. (Telefon: 212-236 24 89)
Sayın okuyucularım görüyorsunuz dönemimizdeki "Çerağ Sefası" yanında o yalısarayları yapan ve de "Çerağ Sefası" yaptıkları söylenenlerin "Bezm-i Çerağ"larının ÑÑ-"esemisi okunmaz".