Tır şoförü Mustafa Özalan'ın futbola sevdalı oğlu Alpay, Altay'ın kapısından içeri girdiğinde yıl 1985'ti. Daha önceden futbol topuyla kaynaşan Alpay, minik takımda futbolun temel eğitimini almaya başladı. Seçmelerde, üstün fiziği ve müthiş hırsıyla hemen göze batan Alpay, yılların hocası Erol Kaynak'ın "Adam olacaklar" listesinde baş sıradaki yerini alıverdi.
Altay'ın Altyapı Antrenörü Erol Kaynak ile yıllar öncesine gittik ve kedisini nasıl keşfettiğini sorduk.
-Altay'a futbolcu kazandırmak amacıyla yaptığımız seçmelerde Alpay'ı yüzlerce çocuk arasından seçmek, hiç de zor değildi. Çünkü iri yarı vücutlu, topa sırılsıklam aşık, topla, rakiple boğuşmayı seven, gol atmak için çırpınan, "Ben futbolcu olacağım" diye adeta haykıran bu çocuğu görmemek için kör olmak lazımdı. Minik takımdaki futbolculardan farklı olduğu için Alpay'ı, genç takıma aldık. "Kazma" lakabını taktılar, Alpay'a... Ben o "Kazma"yı yonttum, (A) takım düzeyine getirdim. Sonrası malum.."
Alpay'ı Altay'ın (A) takımında ilk oynatan Teknik Direktör olan Ümit Kayıhan ise oyuncusu için şunları söylüyor: "Alpay'la gurur duyuyorum. Onun çok iyi bir futbolcu olacağını biliyordum. Çünkü onda hırs ve azim var. Futbol dışında birşey düşünmeye vakti yok. Çok çalışkan bir futbolcu" diyor.
Alpay için istenilen 800 milyar liralık bonservis bedelini ise iki hoca şu yanıtı verdi:
Kaynak: Allah daha çok versin. Alpay, hep çok para kazanmayı, kalbur üstü futbolcu olmayı istedi. Başardı. Helal olsun. Benim Alpay'ıma bu para az bile."
Kayıhan: Alpay, Avrupa düzeyinde bir futbolcu... Bakıyorum kaliteli futbolcuların bonservis bedelleri 3-4 milyon dolar... Çok üst düzeydekileri 5-6 milyon dolar... Alpay'ın Avrupalı futbolculardan fazlası var, eksiği yok."