kapat

DEMİREL DİZİSİ

Demirel'in sevdası:GAP

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1950 yılında Elektrik İşleri Etüd İdaresi'nde (EİEİ) Devlet hizmetine başladığı tarihten bu yana, kendisini Türkiye'nin "Su Sorunu"na adadı. 45 yıllık kamu hayatı süresince, hep öncelikleri bu konuya verdi. Demirel'e göre ülke kaynaklarının harekete geçirilmesi, başıboş akan suların dizginlenmesi ile mümkündü.

12 Haziran 1966 tarihinde Keban Barajı'nın temeli atılırken, Elazığlılar, bu tarihi olayı şu sözlerle dile getirmişlerdi: "Süleyman Şah, Fırat'ta boğuldu. Süleyman Demirel de, Fırat'ı boğdu." Bu tarihi temel atma töreni, Demirel'in yıllardır gönlünde yatan "Büyük Düş"ünün gerçekleşmesini müjdeliyordu. Süleyman Demirel'in, daha büyük "düş"ü vardı. O, GAP'a (Güneydoğu Anadolu Projesi) sevdaydı. Bu aşkı, zaman içinde kara sevdaya dönüşecek, Güneydoğu'nun çatlamış topraklarında bir damla su için kıvranan insanlar, hattâ kuşlar suya kavuşunca sevdası ile vuslata erecekti.

Güneydoğu Anadolu'nun 74 bin kilometrekarelik bir alanını kapsayan proje, orada yaşayan insanların ve tabiatın çehresini değiştirecekti. Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Batman ve Şırnak illerinin tamamını veya bir kısmını kapsayan bu dev proje, ülkemizin sulama ve enerji sorununa da büyük ölçüde çözüm getiriyordu. Bu, bölgesel bir kalkınma projesiydi.

Cumhurbaşkanı Demirel, gerek Başbakanlığı'nda, gerek muhalefet yıllarında ve gerekse "siyasi yasaklı" dönemlerinde GAP'ı hiç ihmal etmiyor, bu proje ile ilgili yatırımlara daima öncelik veriyor, tıkanmalar başgösterirse devletin imkanlarını zorlayıp, çözümler üretiyordu. Demirel, GAP'ı gezmek, oranın havasını teneffüs etmek, ümitle bekleyen insanlara moral ve heyecan vermek için, bölgeyi sık sık ziyaret ediyor, yabancı konuklarını da gezdirerek, gururunu onlarla paylaşıyordu. Cumhurbaşkanı Demirel, ilk gözağrısı, sevdası GAP'ı şöyle anlatıyordu: "GAP sevgisi, Türkiye sevgisidir. GAP, Türkiye Birliği'nin çimentosudur; Cumhuriyetin en büyük projesidir. Dünyada bugün yürütülmekte olan projelerin en büyüğüdür.

Bir mühendislik projesini aşan bir olaydır. Bizim tâbirimizle, yani fen adamlarının, teknisyenlerin tâbiriyle, bir entegre projedir. Ve bunun odağında, insan vardır. 'İnsan vardır' ne demek? İnsanı, çatlamış toprakla, mavi gök arasından kurtarma olayıdır. İnsanların, hayat mücadelesini kolaylaştırma olayıdır.

İnsanları, mutlu yapma kavgası vardır. Olay, sadece suları ırmaklardan alıp, ovalara götürme olayı değildir. O, olayın bir parçasıdır. Bunun içerisinde, insanların eğitilmesi vardır; insanların yeni bir dünyaya, yeni dünyanın şartları için hazırlanması vardır. Bereket vardır, tokluk vardır, refah vardır.

Kalkınmanın bütün unsurlarını içine alan böyle bir büyük projeyi, aşağı yukarı 40 yıla yakın bir zamandır düşünürüz, uygularız. Bir hayli de mesafe almış durumdayız. Birincisi, Keban'dır. 1966'da temeli atılmış, 1974'de işletmeye girmiştir. Keban, geçen 22 yıl zarfında kendisine harcanan parayı on defa ödemiştir. İkincisi, Karakaya Barajı'dır. 1976'da temeli atılmış, 1984'de işletmeye girmiştir. Üçüncüsü, Atatürk Barajı'dır. 1983'te temeli atılmış, 1992'de işletmeye girmiştir. Dördüncüsü, Birecik'tir, halen inşa halindedir. 1993'de temeli tarafımdan atılmıştır. Keban ve Karakaya'nın temelleri de tarafımdan atılmıştır. Beşincisi ise, 25 Mayıs 1996'da temelini attığımız Karkamış Barajı'dır.Ülkemizde de, ülkemiz dışında da herkes bu olayı duysun istiyoruz. Artık, Şanlıurfa halkı, Adana'ya pamuk toplamaya gitmeyecek.

Ben, zaman zaman düşünürüm, Türkiye Cumhuriyeti olarak, bize deseler ki, 'Bu ülkeye ne yaptınız, on tane büyük eser sayın.' Cumhuriyetin kendisinden sonra, birinci sırada GAP gelir."

Yarın: Hizmetin ödülü mermi mi?

Cumhurbaşkanı'nın "Sağlık Karnesi"

Türk halkı, bitmez tükenmez bir enerji ile günde yaklaşık 12 saat çalışan, hafta sonu tatillerinde dahi Devletin işleri ile meşgul olan 73 yaşındaki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in sağlık durumunu haklı olarak merak ediyor. 1 Kasım 1924 tarihinde, Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de doğan Süleyman Demirel'in Sağlık Karnesi, tüm sorulara cevap veriyor. Cumhurbaşkanı'nın Sağlık Karnesi'ni, Özel Doktoru, Doç.Dr.Osman Müftüoğlu ile birlikte izleyelim:

"Sayın Cumhurbaşkanı'nın çocukluk yıllarından itibaren, büyüme ve gelişme çağlarında herhangi bir ciddi sağlık sorunu olmamış. Ancak, 12 Eylül 1980 İhtilali ile birlikte, strese bağlı olarak kan şekerinde yükselme başgöstermiş.

Sayın Cumhurbaşkanı stresi çok kolay ve iyi tolere edebilen, çok iyi kaybedebilen bir yapıya sahip. Yani, karşılaştığı stresi absorbe edip, bünyesi içerisinde çok süratle eritebilen bir kişi. Kendileri, çok yoğun stresli oldukları zaman daha kapalı bir hale bürünürler. Stres yaratan sorunla başbaşa kalıp, kısa sürede o konuyu kendi iç dünyalarında hallederler.

Sayın Cumhurbaşkanımızın, stres ortamında nadiren alınlarında bir kızarıklık olur. Stres nedeninin üzerine gidildiği takdirde, 'Bırak da biraz vites değiştirelim' derler. Güne mutlaka, mutlu başlamak isterler. Yaklaşık 5-6 saatlik bir uykudan, çok zinde kalkarlar. Zamanı çok iyi kullanırlar, hekimlerin önerilerine harfiyen uyarlar."

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve eşi Nazmiye Hanım için Çankaya Köşkü'nde özel bir "Cumhurbaşkanlığı Acil Sağlık Sistemi" kurulmuş bulunuyor. 24 saat esasına göre özel eğitimden geçmiş 5 doktor nöbetleşe görev yapıyor. Doktorlar, acil durumlarda Cumhurbaşkanı'na 6 saniye içinde müdahale edebilmek üzere, hazır bekliyor. Kısaca, "CAS" diye adlandırılan sistem sabit ve mobil ünitelerden oluşuyor. Cumhurbaşkanı'nın yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerinde bu sistem mobil olarak da faaliyette bulunuyor. Fevkalade bir durumla karşılaşması halinde, uygulanacak önlemlere "Mavi Alarm" adı veriliyor.

Cumhurbaşkanı'nın konut olarak kullandığı Pembe Köşk'ün alt katında acil ve küçük çapta ameliyatların dahi yapılabileceği bir bölüm hizmette tutuluyor. Cumhurbaşkanı ve eşi, belirli periyodlarda check-up'tan geçiriliyor.


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr