kapat

17 NISAN 1997 PERSEMBE
Hıncal Uluç
Niye bir kaşık suda fırtına..

Geçen yaz.. Bodrum'dayız.. Ali Şen'de konuk.. Sohbet futbola dönüşüyor ve Ali Şen anlatıyor..

"Başkanlığa geldiğim zaman, Fenerbahçe'nin şampiyonluk şansı kalmamıştı. Taraftar dağınık ve küskündü. Onları bir araya getirmek için bir hedef göstermeliydim.. Önemli bir hedef.. Bulmam zor olmadı. Bir Fenerli için ilk hedef kendi şampiyonluğudur. O olmazsa ikinci hedef, Galatasaray'ın şampiyonluğunu engellemek.." (Ali Bey, buna da "Yalan" der mi acaba?..)

Sağolsun Adnan Polat da birbiri ardına beklenmedik hatalar yapınca, Galatasaray çantada keklik şampiyonluğu kaçırdı.

Şimdi günlerden beri medyada koparılan kıyamete bakıyorum.. Ali Şen'in Bodrum'daki sözlerini hatırlıyorum..

"Fener'den ümit kesince, Galatasaray'a saldıracaksın.."

Vahap Beyaz üzerine nasıl komplo teorileri üretiliyor..

Maç çok uzatılmış.. Arif'in penaltısı yokmuş.. Gerekçeler bunlar..

Madde 1.. Maç gereği kadar uzatıldı. Bunu da, Show TV'de Erman Hoca kanıtladı sanırım..

Madde 2.. Pazartesi günü yeni Yüzyılda bir fotoğraf var. Penaltı anının enstantanesini olağanüstü yakalamış, Cem Akyüz..Engin'in Arif'in sol omzuna sağ eli ile asılırken, sağ ayağını nasıl tam kuralların tarif ettiği gibi Arif'in koşu yoluna uzattığını..

Hem eli, hem ayağı ile düşürüyor Arif'i..

Ama birgün evvel "Beyaz'ın armağanı" gibi bir utanç başlığı attığından olacak, Yeni Yüzyıl, bu fotoğrafın altına, kendi görüşünü değil, Erman Toroğlu'nun görüşünü yazmayı yeğlemiş..

Bu gazeteyi bulun ve bu resme dikkatli bakın.. Eğer "Penaltı değil. Tartışılmaz bile" diyebiliyorsanız, bravo..

İşte Beyaz hakkında yargısız infazın dayanakları bunlar..

Ama ayni medyanın görmek istemedikleri var..

Diyelim, Beyaz maçı gereksiz uzattı.. Penaltıdan 10 saniye önce Mithat o İstanbulspor golünü atsa ne olacaktı?.. Kime yarayacaktı uzatma o zaman?.. Ve o gol olup maç bitse, bu medya bu kıyameti koparacak mıydı?..

Güldürmeyin beni..

Diyelim Vahap Beyaz, Fener'in yolunu kesmeye, Galatasaray'ı şampiyon yapmaya niyetli..

Şimdi soruyorum..

Bu kasıtlı hakem, Galatasaray'ın tek oyun kurucusu Tugay'a, hem de ligin kilit maçı Beşiktaş derbisi öncesi, üstelik o tartışmalı pozisyonda dördüncü sarı kartı çıkarır mıydı?..

Bu kasıtlı hakem, Volkan'ın o saçma sapan çıkışında penaltı vermeden pozisyonu geçiştirmez miydi?..

Bu kasıtlı hakem, durum 2-1 iken, Hagi'nin Gökhan tarafından harika bir güreş oyunu ayak kilidi ile düşürülmesine (Bunun kesin kanıtı için de pazartesi günkü Spor Gazetesinde Şafak Kayarlar'ın çektiği adeta suçüstü fotoğrafına bakın) penaltı çalıp, skoru 3-1 yapmaz, Galatasaray'ı rahatlatmaz mıydı?..

Bu kasıtlı hakem, Hakan'ın kaçırdığı penaltı atışını, İstanbulspor kalecisi, Hakan daha topa vurmadan bir adım öne çıktığı için (Kanıtı Cine5 video bandı) tekrar ettirmez miydi?..

Bu hakem geri zekalı falan mı ki, istanbulpsor'u maçın içinde hem de haklı düdüklerle bitirmesi mümkünken, hepsi Galatasaray aleyhine kararlarla maçı 2-2'ye getirsin de, son saniyede kör parmağım gözüne olmadık penaltıyı versin?..

Şimdi medyanın hali niye böyle..

Söyleyeyim..

Galatasaraylı yazarlar, kibarım.. Suya sabuna dokunmuyor, ya da bilmem.. Dokunamıyorlar.. Onların bu kibarlığını da adeta kanıt gibi sunan Ali Şen tayfası da kıyameti kopardıkça koparıyor..

Niye koparıyor?.. Beşiktaş- Galatasaray derbisinin hakem üçlüsünü etkilemek ve Galatasaray'ı yakmalarını sağlamak için..

Beşiktaşlı olduklarından değil.. Fener olmadı ya, Galatasaray da olmasın hesabı..

İşte bir kaşık suda kopan fırtınanın iç yüzü budur!..


Futbol İlahları nerde?..

Galatasaray maçını izleyip doğru hava alanına gittim.. İzmir uçağından indim, doğru Beşiktaşlı dostların yanına.. Sevgili Süleyman Ağabeyim (Seba) başta, bir masa etrafına toplanmışlar..

Şimdi izin verin bir parantez açayım, İzmir'de ne işim olduğunu anlatayım.. Atatürk Stadında maça girerken beni gören Trafik Polisi bile merak etti, Beşiktaş maçında ne aradığımı..

Geçen salı Ertekin'de kuru fasulye gecesinde, Süleyman Ağabey ve Erol Kaynar ile birlikteyiz.. Erol "Bu cuma, Manisa'da Beşiktaşlılar Derneği açıyoruz. Cumartesi İzmir'deyiz, hadi sen de gel" dedi.. Süleyman Ağabey de bastırdı..

"Ey gaziler yol göründü" dedim, kendi kendime.. Hem, ligin en kritik derbisi öncesi, iki takımı birden izlemek önemli.. Bir taşla iki kuş.. İzmir'de de sevdiklerimiz var. Al sana bir taşla üç kuş..

Girdim, salona.. Yuvarlak masa.. Tesadüf tam 11 Beşiktaşlı yönetici ileri gelen..

Doğru gittim yanlarına..

"Bu yıl Şampiyonluk için sakın ola heveslenmeyin.. Futbol Tanrısı Galatasaray'dan yana falan değil.. 9 numaralı formayı giymiş santrfor oynuyor" dedim..

Maçın bir son on saniyesi var, onu anlattım.. Olmaz böyle şey..

Mithat tek başına Galatasaray onsekizine dalıayor,, Volkan gene saçma sapan çıkıyor. gol için, skoru 3-2 yapması için topa dokunması yeterli.. Dokunacak ve İstanbulspor maçı 3-2 kazanacak. Santra bile yapılmayacak belki.. Ama Mithat inanılmazı, anlaşılmazı yapıyor.. Dehşet içinde gözlerini yummuş binlerce Galatasaray taraftarı açtıklarında, Arif'in topla gidişini, düşüşünü ve hakemin penaltı çalışını görüyorlar..

2-2 lik maç, on saniye içinde 3-2'den 2-3 e dönüşüyor..

"Olmaz böyle şey" diye fırladım yerimden.. Gerçekten böyle şey olmazdı.. Olurdu.. Spor konulu Amerikan filmlerinin sonunda olurdu.. Ama öylesine mucize olurdu ki, filmde bile kimseler inanmazdı..

Ama futbolun güzelliği, futbolun çekiciliği, futbolun üstünlüğü bu işte.. Mucizelerre hep açık..

Süleyman Ağabey bastı kahkahayı.. "Sizde bu santrfor varken, maç kaybetmezsiniz" diye..

.......

Futbol ilahına 9 numaralı formayı Fatih Terim'in şansı giydirdi.. Onun için "Uğursuz" diyenler utansın..

Milli takıma bakın.. Galatasaray'a bakın.. Fatih'in takımının dışında kalanların birbirleri ile yaptıkları maçların sonuçları hep Fatih'e yarasın diye programlanıyor sanki.. Herkes Fatih'e çalışıyor..


Bu nasıl medya?..

Medyamıza şaşıyorum.. Yani Vahap Beyaz'ın, Galatasaray'ı galip getirmek için nasıl haince plan kurduğunun en büyük kanıtını nasıl gözlerinden kaçırdılar..

Onu da ben anlatayım size..

Maç 0-0 gidiyor, Galatasaray nerdeyse tek kale oynuyor, ama sekiz kişi ile savunma yapan İstanbulspor defansını aşamıyordu.. Bir İstanbulsporlu bir ara kaptığı topu götürdü, Galatasaraylı savunma oyuncusu yolunu kesti. İstanbulsporlu çalım atmak isterken topu avuta kaçırdı.. Ve hain Vahap Beyaz, avut yerine korner gösterip, İstanbulspor'u yıktı..

Sakın ha, tüm yakın görüşlüler gibi "Avut yerine korner vermiş, demek İstanbulspor'u tutmuş" gafletine düşmeyin..

Erman Hoca eski Erman Hoca olsa, bu pozisyonu gösterir ve "Bakın" derdi, "Bu yanlış kararın ardından neler oldu?.."

Vahap Beyaz baktı ki, İstanbulspor sekiz kişiyle savunmadan asla çıkmıyor, bir korner icad etti. Sarı siyahlılar farkında olmadan Galatasaray kalesine doluştular. Korner atılması ile, topun Galatasaray bekleri tarafından açılması bir oldu. İlie santradan kaptı, önünde artık yığınla İstanbulsporlu olmadığından, 40 metrelik deparı rahatça attı ve topu kaleci ile karşı karşıya Tugay'a bıraktı..

Geldi gol.. Yıkıldı İstanbulspor'un Çanakkale geçilmez defansı..

Yazıklar olsun medyaya.. O yığınla yazar, o yığınla televizyoncu günlerden beri bunca kıyameti koparıyorlar da, Vahap Beyaz'ın İstanbulspor'u yakmak için Fatih Terim'den de beter taktikler hazırladığını nasıl görmüyorlar?..

Allah, Allah, Allah!..

Bu nasıl medya!..


Derbi öncesi izlenimleri..

Bu derbinin başında Galatasaray'a, sonunda Beşiktaş'a dikkat edin..

İki haftadır, Beşiktaş'ı da, Galatasaray'ı da çok yakından izliyorum.. Çıkardığım sonuç bu..

Galatasaray'ın 60 dakikalık pili var. Bu pili, Hagi hariç 90 dakikaya ekonomik yaymayı da bilmiyorlar. Aslında Hagi'nin 60 dakikalık pili de yok. 30 dakika falan oynuyor en fazla.. Ama zaman zaman kendini oyunda öyle unutturup, öyle dinleniyor ki, 90 dakika biterken, ayakta kalan tek Galatasaraylı o..

Şimdi Galatasaray bu oynadığı 60 dakika içinde skoru garanti edemezse, yediği ilk golle panikliyor. İnsan öndeyken niye panikler?.. Ensesinde nefes hissederken, ayaklarının gitmediğini fark ederse..

Galatasaray'ın en rahat maçları güç bela kazanmasının sebebi bu işte..

Galatasaray son iki maçını, Türkiye en kötü iklim koşullarında yaşarken, sanki sırf sarı kırmızı renkler için iki saat açan bahar havasında oynadı.. İkisini de ite kaka kazandı.. Oysa Beşiktaş birinde kar tipisi, ötesinde Nuh tufanı yağmurda, Antep'e beş, Altay'a dört attı..

Şimdi Altay ortak rakip. Galatasaray'la Ali Sami Yen'de, Beşiktaş ile İzmir'de oynuyor. Galatasaray'a karşı bir yığın eksiği var. Beşiktaş'a karşı daha güçlü bir onbirle sahada.. Ve Galatasaray seyircisine ecel terleri döktürüp 2-1 kazanırken, Beşiktaş gol panayırında..

Son iki maçlarını izlediğim iki takımdan, favori Beşiktaş!..

Galatasaray ilk 60 dakikada bitirmezse işi, Beşiktaş 90 dakikanın sonunda bitirir..

Ancak!..

Maçın kaderine etkili olabilecek bir puan cetveli var ortada.. Fener potadan düşünce, Galatasaray'ın Beşiktaşla berabere kalma lüksü doğdu. Beraberlik beş puan farkı koruyacak, bir ölçüde de şampiyonluğu nerdeyse garanti düzeyine getirecek.

İşte bu puan cetveli, Tugay'ın yokluğunu eskisi kadar önemsetmiyor. Galatasaray kazanma zorunda değil ki, oyun kurma peşinde olsun. Kapanacak.

Savunma oyununu seven Fatih Terim için, ballı bir durum bu.. Tugay'ın yerine de bir savunma oyuncusu koyup iyice kapanacak.. Elinde Hakan gibi, Hagi gibi kozları ile de, rakibi heran tehdid edecek.. Mutlak kazanmak zorunda olan Beşiktaş Alpay'ı da zaman zaman ileri sürünce, Hakan'a ne günler doğacak.. Fatih bu arada kornerlere gelen Alpay'ı Hakan ile marke etmeyi de ihmal etmeyecek tabii!. Mustafa Denizli'nin gizli santrforu Alpay, gerçekten etkili kafalar buluyor, sahada unutulursa..

Bir de müthiş fırsatçı Oktay'a mesela Suat'tan bir gölge olacak elbet!..


Fairplay!..

Bunca pislik gürültü içinde, beni gururlandıran şeyler de var..

Birincisine tesadüfen bir radyoda rastladım.. Hangisi bilmem.. Ama İlker Ateş konuşuyor ve inanmazsınız nasıl kasıtlı, taraflı ve kararlı konuşuyordu.. Yerli yersiz iddaları gerçek gibi sunuyordu..

Helva dövücüsünün "Hık" deyicisi olarak da Adnan Sezgin'i almıştı programa konuk olarak.. İstanbulspor Menaceri Adnan Sezgin..

Yeni Galatasaray yönetimi Adnan Sezgin'le çalışmak istememişti ya.. Sezgin şimdi İstanbulspor menaceri idi ya.. Yakalayacak fırsatı kin kusacaktı hesapça..

Ama Sezgin o tuzak sorulara nasıl olgun, nasıl sportmen yanıtlar verdi. Kulaklarıma inanamadım.

İkincisi Serdar Bilgili.. Ayni çanak ona da tutulmuş. Gazetelerde demeçlerini okuyorum. Gençliğinin çok üzerinde olgun demeçler bunlar.. Serdar, Seba ekolünden belli..

İzmir'de Beşiktaş yanlıları koro halinde küfüre başlayınca, ayağa kalkan ve bir el hareketi ile hepsini susturan Süleyman Seba!..

Bu ülkede sporu, spor olanlar görenler hep var..

Her zaman da olacak..

Ne güzel!..


Yalan !

Ali Şen gene dünyaya fakslamış.. "Bir gazeteci olarak eriyişini, tükenişini, yalanlar içinde kayboluşunu keyif almadan izliyorum. Yazık!.." diyor..

Kimin eridiğini, kimin tükendiğini zaman gösterecek, demiyorum. Göstermeye başladı bile..

Biz 40 yıldır hancıyız.. Öyle yolcular uğurladık ki..

Ali Şen dostumun keyfi iyice kaçık bu defa..

"Bebeklerin ağlamaya, köpeklerin havlamaya hakkı vardır" diye bir cümle de var, faksın içinde.. Eskiler buna "Malumu ilam" derler.. Bilineni açıklamak..

Aynen katılmamak elde mi Şen'e.. Bebekler ağlar, köpekler havlar.. Doğrudur..

Şimdi ilgimi çeken şey şu..

Kemal Zorlu televizyona çıkıyor "Ali Şen bana Merkez Hakem Listesi gönderdi, bunu kabul et, Fenerbahçe seni desteklesin, dedi" diyor..

Ertesi gün gazetede bu demeci "Bomba haber yarın" diye anons ediyor. Ertesi gün veriyor.. Aradan 15 gün geçiyor. Ali Şen'den çıt yok..

Gazete, Yusuf Namoğlu'ndan naklediyor, bir Galatasaray- Fener maçı öncesi, Şen'in maçın hakemi ayni zamanda inşaat mühendisi Namoğlu'na nasıl iş teklifi yaptığını.. Bir hafta geçiyor.

Ali Şen'den gene ses yok..

Sonra ben bunları bir araya getirip yazıyorum..

Hıncal yalancı..

Sakın ola Ali Şen bana "Ben bunları daha önce okumadım. Haberim yok" demesin..

Koskoca Fenerbahçe'nin bir basın müşaviri yok mu, medyayı izleyip başkanı bilgilendiren.. Hadi yok, üç kuruş verip bir kupür servisine abone de mi olmamışlar, Fenerbahçe ile ilgili neler yazılıp söyleniyor diye..

Bu nasıl "Çağdaş" klüp yönetimi..

Onu da geçelim.. 25 milyon Fenerbahçe taraftarı var ya bu ülkede hani..

İçlerinden biri bunları kesip klübe yollama zahmetine katlanmıyor mu, "Bu nasıl iş" diye..

Pes Ali Şen dostum.. Pes!..


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Bu sayfa YÖRE Elektronik Yayımcılık tarafından hazırlanmıştır. Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr
YÖRE Elektronik Yayimcilik A.S.