kapat

09 OCAK 1997 PERSEMBE

Susurluk'tan Lice'ye...

Konda Araştırma Şirketi'nin İstanbul sınırları içinde yaptığı bir araştırma, insanlarımızın yüzde 66'sının "hiçbir partinin sorunları çözeceğine inanmadığını" ortaya koymuş...

Yüzde 73'ü ise "siyasetçi-polis-mafya" ilişkisinin varlığına inanıyormuş...

Haberi veren gazete "halk umudunu yitirdi" başlığını kullanmıştı...

Doğrusu, medyadaki "kamyondan sonra Türkiye artık eskisi gibi olmayacak" ilanlarına rağmen, umudunu yitirmekte olanlardan biri de benim...

"Susurluk'u unutturma operasyonları" hızlandıkça da, bu umutsuzluğum daha artıyor.

* * *

Susurluk Araştırma Komisyonu'na verilen ifadeler ve Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nin hazırladığı dosya, Abdullah Çatlı'nın 1980 öncesinde de devlet tarafından kullanıldığını ve Abdi İpekçi Cinayeti'nden, Bedrettin Cömert'in öldürülmesine kadar çok önemli olaylarda rol oynadığını ortaya koyuyor.

Devletin üzerindeki şaibe iyice koyulaşıyor.

Umutlanmak için bu haberlerin üzerine ciddiyetle gidildiğini görmek gerek, halbuki Susurluk olayı ile ilgili inanılmaz bir atalet var.

Üstelik aydınlatılması gereken şaibe, her yeni cinayet olayına ait gelişmelerle daha da büyüyor, daha da genişliyor.

Özdemir Sabancı ve iki çalışma arkadaşının öldürülmesi ile ilgili olarak Şam'da ortaya çıkan Mustafa Duyar'la ilgili gelişmeler de gene devletin etrafında odaklaşıyor.

ANAP Milletvekili Eyüp Aşık, Mustafa Duyar'ın kendisine telefon ederek "Susurluk'ta bulunan tabancalar bizim kendi eylemimizde kullandıklarımızdı" dediğini açıklıyor.

Gene eylemcilerden çaycı Fehriye'nin Sabancı Center'da görev almasını sağlayan referans mektubunun Susurluk'ta ölen polis müdürü Hüseyin Kocadağ'a ait olduğu da tekrarlanıp duruyor...

Müthiş bir duyarsızlık, bütün bu iddiaları kara bir delikte boğmaya çalışıyor.

* * *

"Karanlık ilişkiler" yumağını çözerek devleti temizleme bir yana, alenen işlenen cinayetlerle zorbalıklara bile bir şey yapılamıyor.

İşte Metin Göktepe olayı...

Polis dayağı ile öldürüleli bir yıl oldu. Ne olayı saptırmaya çalışan zamanın İstanbul Emniyet Müdürü için soruşturma açıldı, ne de katil zanlıları mahkeme önüne çıktı.

Devlet görevlileri tarafından herkesin gözüne soka soka işlenen bir cinayet böylesine soğukkanlılıkla örtülmeye çalışılırsa, Abdullah Çatlı ile Abdi İpekçi cinayetinin bağlantılarının aydınlatılabileceğine dair bir umut yeşerir mi?

* * *

Geçmişte devlet içinde barındırılan ve korunan cinayet şebekelerinin işlediği cinayetleri aydınlatarak, ilişkileri açığa çıkarmak ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bir "hukuk devleti" haline getirme çabalarına boşverirken, Lice'de şu sırada yaşanan korkunç olaylara da aldırmaz gözlerle bakıyoruz...

Diyarbakır Demokrasi Platformu tarafından hazırlanan Lice Gözlem Raporu'nda bakın neler söyleniyor:

"Koruculuk kesinlikle halkın istemi olmayıp askeri yetkililerin hukuk dışı dayatması olduğu anlaşılmıştır.

Jandarma Komutanlığı'nda tutulan ve zorunlu eğitim yaptırılan ilçe sakinlerinin büyük bir maddi ve manevi baskı altında oldukları sonucuna varılmıştır."

Aynı tespitleri, önceki gün TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı bir konuşma yapan ANAP Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu da söylüyor:

"Devletin güvenlik kuvvetleri tarafından Lice ilçesi halkına zorla koruculuk dayattırılıyor.

İlçe merkezlerinde koruculuk olayı yoktur. Bu hukuk dışı bir uygulama. Yaşları 15 ila 75 arasında değişen insanlara, 70 milyonluk ülkenin güvenliği için silah veriliyor. Bu devletin bir aczidir."

* * *

Her şey gün gibi ortada...

Abdullah Çatlı'nın 12 Eylül öncesinde devlet tarafından kullanıldığından tutun da, karıştığı cinayetlere kadar...

Metin Göktepe'yi öldürenlerden, Lice halkına kan kusturanlara kadar...

Bunların çözüleceğine dair umut olsa, en azından Lice'de bugün yaşananlar meydana gelmez, üslup farklılaşırdı.

Metin Göktepe'nin katil zanlıları yargı önüne çıkarılırdı.

* * *

Türk halkının anasını ağlatan kadı... Kadıyı kadıya şikayet ederek, sonuç alınabilir mi ki?


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır) YÖRE Elektronik Yayimcilik A.S.