Artık bıkkınlık verdi.

Her gece haberlerde ağlayarak, nasıl aldatıldığını anlatıyor. Rujlu dudakları, güzel boyanmış gözleri ile durmadan konuşuyor. Milyarlarca lira alıp, her çıktığı TV kanalında daha fazla ağlıyor. Ortaya yeni sevgili isimleri atıyor. Bu sevgililer manşetlere çıkıyorlar...

Aslına bakacak olursanız, kız anasının gözü.

Bana hiç de inandırıcı gelmiyor.

Belli ki Müslüm Gündüz'ü gözüne kestirmiş ve koynuna girmeyi başarmış.

Müslüm Gündüz'e gelince, onun durumu kızdan pek farklı değil. İstediği kadar gerekçeler saysın, basbayağı kız hoşuna gitmiş ve kendi kafasınca işi din kılıfına sokup, Fadime'nin yatağına girivermiş.

Son derece basit bir sevişme hikayesi.

Toplum da, anlaşılan seks hikayelerine ne kadar meraklıymış. Bir de namusluyuz, muhafazakârız diye övünüyoruz. Halkın bu ilgisini gören medya da yeni bir rating kaynağı keşfedip olayın üstüne gidince, iş çığrından çıkıverdi.

Tartışmayı sürdürebilmek için Müslüm Gündüz'ün polisteki ifadeleri, hapishanedeki resimleri basına özellikle sızdırılıyor.

Bu seks kazasına bir de dini kılıf bulundu.

İmam nikahı nasıl yapılır?

İmam nikahından sonra seks yapmak günah mı değil mi?

Böylesine derin, dini konulara daldık, gidiyoruz.

Peki, şu günlerde yaşadığımız Aczmendi patlamasının gerçek nedenleri neler?

Sayıları bini geçmeyen, tek ilginç yönleri garip giysileri ve zikir sırasında kameralara sağladıkları görüntüler olan bu grubun liderinin bir kadınla sevişirken yakalanmasının yarattığı bu heyecanın arkasında ne var?

Birileri birilerinden intikam alıyor.

Marjinal bir dini tarikatın, faka basmış bir liderinin aşk serüveninin perde arkası, ekranlarda görünenlerden çok daha farklı.

Aslında Refah'tan öç alıyoruz...

Gelin biraz kendi kendimize hesaplaşalım.

Gerçekte, bol kıllı Müslüm ile o küçük kızın aşk-meşk hikayesinin ötesinde birileriyle kavga ediyoruz.

Birilerinden öç alıyoruz.

Bence Refah'a olan kızgınlığımızı Müslüm Gündüz'den çıkartıyoruz.

Asıl kızdığımız Refahlılar.

İktidara geldiklerinden bu yana, büyük hatalar yapmadılar. Onları yerden yere vurabileceğimiz gerçek fırsatları yaratmadılar. Yolsuzluklar yapıp, üstlerinde tepinmemize imkan yaratmadılar.

Ufak tefek saçmalıkları oldu.

Ancak o kadar...

Küçümsediğimiz, birlikte 2000'li yılların Türkiyesi'ni yaratamayacağımızı bildiğimiz Erbakan bile, liderler yelpazesi içinde, diğerlerine oranla daha ağır başlı, ciddi bir devlet adamı görüntüsü verir oldu.

Politikalarını, kurmak istediği dünyayı kabul etmesek dahi, içimizden kendimizi adama hakkını vermek zorunda hissediyoruz.

Ve hem Erbakan'a, hem de Refah'a kızıyoruz.

İşte bu kızgınlık içinde, elimize Müslüm Gündüz geçiverdi.

Aslında Müslüm Gündüz'den çok, ispat etmeye çalıştığımız, kendini dine bağlı gösterenlerin birer yalancı, üç kağıtçı olduklarıdır...

Doğru değil mi?

Aynı fırsatı Refah'ın lider kadrosu verseydi, çok daha harika olurdu. Ancak onlar bu olanağı sağlamadılar.

Müslüm Gündüz ise, bu imkanı altın bir tepsi içinde sundu.

Tartışma ne kadar yaygınlaşırsa, dincilerin toplum gözünde aynı oranda değer kaybedeceklerini sanıyoruz.

Oysa yanılıyoruz.

Tam aksi oluyor. Düne kadar bin kişiyi geçmeyen Aczmendiler'i kahraman yapıyoruz. Toplum gözünde komploya kurban gitmiş insanlar durumuna getiriyoruz. Yani sempati kazandırıyoruz. Ayrıca dinci kesim taraftarlarını daha da sertleştiriyoruz. Kendi kendimizi aldatıyoruz. Onları sistemin parçası yapmak yerine, köşeye sıkıştırıp dövüyoruz.

Boş yere vakit harcıyoruz.

Bu enayiliklerle uğraşmak yerine Metin Göktepe'nin katillerinin bulunması çok daha önemli değil mi?

Susurluk olayının en kısa sürede açığa çıkması için çaba harcamak çok daha yararlı değil mi?

Müslüm Gündüz'ün Fadime ile sevişmesi değil, her an çökebilecek durumdaki ekonomiyi tartışalım. Kamu görevlilerinin maaş dramını konuşalım.

Hayır bunların hiçbiri makbul değil.

Müslüm-Fadime arasındaki bir yatak hikayesi, koskoca 60 milyonluk Türkiye'nin gündemini kapladı.

Bundan daha büyük çarpıklık olabilir mi?