kapat

09 OCAK 1997 PERSEMBE

Avrupalılar para harcamıyor veya harcayamıyor

Bizde bir deyim vardır "Piyasada yaprak kımıldamıyor" denir. İşte öyle. Şimdilerde Avrupa'nın anlı şanlı ülkelerinin pazarlarında "yaprak kımıldamıyor". Eskiden böyle şeyler bizi ilgilendirmezdi. Günümüzde çok ilgilendiriyor. Çünkü ihracatımızın yarısını bu ülkelere yapıyoruz. Bu ülkelerin pazarlarında yaprak kımıldamaması demek, bizim ihracatımızın "düşmesi" veya en iyimser değerlendirme ile "durması" demek.

Bizim Avrupa pazarına sattığımız malların özelliği var. Biz genelde tekstil ürünü, giyim eşyası satıyoruz. Alt ve orta gelir grubunun talebine hitap ediyoruz. Bu alt ve orta gelir grubu harcamayı hemen kısabilen ve kıstımı da giyim eşyasından başlayan alıcılardan oluşuyor.

Fransa'da ev satılmıyor

Fransa'da geçen yıl ev fiyatları yüzde on dolayında ucuzlamıştı. Bu yıl fiyatlar geçen yılın fiyatlarının da yüzde yirmi veya otuz gerisinde. Buna rağmen evler satılmıyor.

Ev uzun vadeli bir yatırım. Batı dünyasında, gelişmiş ülkelerde ev satışları, halkın gelecek hakkındaki bekleyişlerinin göstergesi. Çünkü ev alan bir çok şeyi birden düşünüyor: (1) Talep canlılığı devam eder mi? İstediğim an, kolaylıkla evi satıp paraya çevirebilirmiyim? (2) İşimi, gücümü korurmuyum? Evi satın almak için kullanılacak kredinin faizi normal bir seviyede mi?

Şimdilerde Fransa'da insanların işlerini güçlerini koruyabileceklerine güvenleri kalmamış. Piyasada o kadar çok satılık ev var ki, böyle bir ortamda fiyatlar çok aşağıya düşse bile, alıcılar cesaretlerini kaybediyor... "Ucuz da alsak ileride satamayız, rezil oluruz" endişesi etrafa yayılıyor.

"Beyaz yakalı"lar da işsizliğin ne olduğunu anladı

Şimdiye kadar işsizlik "mavi yakalılar"ın (sanayi işçilerinin) kaderi idi. Değişen konjonktürde "beyaz yakalılar" (yöneticiler) de bir gün, hiç ummadıkları bir gün işlerini kaybedebileceklerini anladılar. Kaybettiklerini gördüler.

Bu durum, zengin batı pazarlarında, en büyük tüketici durumunda olan bir sınıfın harcamaları kısmasına neden oldu.

Avrupa ülkelerinde tüketimi teşvik eden başka etkenler vardı: (1) İnsanlar ileride ödeyebileceklerine güvenerek, gelirlerinin üzerinde tüketiyor, korkmadan borçlanıyordu. İş güvencesi yok olunca, insanlar bu tip krediye dayalı tüketimi kıstı. (2) İnsanlar sosyal güvenlik sistemlerine güveniyordu... Herhangi bir aksilik olması, işsizlik, hastalık, ölüm hallerinde devletin sosyal güvenlik sisteminin onları aç ve açıkta bırakmayacağına inanıyordu. Halbuki şimdi Avrupa devletleri verilmiş hakları bile geri alıyor. Sistemlerin hizmet alanları daraltılıyor.

Böyle bir ortamda insanlar ellerindeki üç kuruşu, beş kuruşu harcamayı, nakit olarak tutmayı tercih ediyor.

Dükkanlar "sinek avlıyor"

Bizde bir başka deyim daha vardır "Dükkanlar sinek avlıyor" derler ya... İşte o biçim. Yılbaşı öncesi, en hareketli olması gereken dönemde piyasadaki durgunluk o ölçüye gelmişti ki, dükkanlar resmen sinek avlıyordu.. .Anlı şanlı dükkanların ve de kapılarında bilinen isimlerin yazılı mağazaların kapısından içeri bakıldığında, satıcıların endişeli gözlerle kapıyı gözledikleri, içeride kimsenin olmadığı görülüyor.

Es kaza dükkanda, mağazadan içeri adım atanların ise, tüm satıcıların her türlü hareketlerini dikkat ve ilgi ile izlediklerini, gerçek alıcı mı, değil mi, ne alacak, ne kadar alacak diye merakla beklediklerini fark etmemeleri imkansız. Bu ise müşteriyi büsbütün kaçırıyor. İnsanın kapıdan içeri adım atacağı var ise, atmamasına neden oluyor.

Yılın ilk günü bütün mağazalar fiyatlarını yüzde 30 ile yüzde 50 arasında indirdikleri halde gene de beklenen satışlar gerçekleşemedi.

Almanya'da işsizlik büyük sorun

Almanya 1997 yılında yüzde 2 büyümeyi hedef aldı. 1996 yılında 4 milyon işsiz sayısının 1997 yılında 4.5 milyona çıkması bekleniyor.

Almanlar'ın derdi yüksek işçi ücretleri nedeniyle Almanya'da istihdam imkanlarının artmaması tersine daralması ve de Alman sanayicilerinin yeni yatırımları, işçi maliyeti ucuz başka ülkelere kaydırmaları. Bu gelişme sadece Mavi Yakalılar'ı değil, Beyaz Yakalılar'ı da huzursuz ediyor. İşsiz bırakıyor.

Eskiden Almanya'daki Türk işçileri de bu gibi gelişmelerden doğrudan etkilenirdi. 1960'lı, 1970'li yıllarda Almanya'ya düz işçi olarak giden Türkler artık işçi değil. Ya emekli oldu. Ya da ticarete atıldı. Onların ikinci kuşağı ise farklı sektörlerde Almanya'daki durgunluk Almanya'da yaşayan 2 ve şimdi çoğu hizmet sektöründe, ticaret kesiminde olan Türkleri "pazar daralması bakımından etkiliyor. Türkiye'deki ihracatçılarımız için de aynı tehkile sözkonusu. Alman ekonomisindeki durgunluk, pazar daralması, talebin kısılması bizim ihracat şansımızı yok ediyor.


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır) YÖRE Elektronik Yayimcilik A.S.