kapat

09 OCAK 1997 PERSEMBE

Mutsuzum Türküm demeye...

Bir işadamı telefonla aradı. İsmini verdi ve "Ne mutlu Türküm diyene çoşkusuyla büyüdüm, çok çalıştım, önemli bir işadamı oldum, dünyanın her yerinde iş yapıyorum, Hollanda ve Almanya'da da inşaat şirketlerim var. Çok kazanıyorum. Ülkeye de döviz kazandırıyorum. Şimdi mutsuzum Türküm diyene diye hayıflanıp, üzülüyorum ve Türk olduğumdan utanıyorum" dedi.

Niçin? Diye sordum...

Anlatmaya başladı...

Anlattıklarını aktarıyorum:

"Bir ay önce Hollanda'ya gittim. Uçaktan indim. Bütün Türk yolcular gibi, pasaport kontrol kuyruğuna girdim. Pasaportuma damga vurdular. Valizimi aldım. Kapıdan çıkacağım. Baktım polisler, Türk yolculardan gelişigüzel birilerini çeviriyorlar. Her üç Türk yolcudan birini bir tahta perdenin arkasına alıyorlar.

Beni de çevirdiler..

Tahta perde arkasına çektiler...

Valizimi didik didik aradılar..

Valizin içindeki çikolata kutularını açtılar. Traş takımının bulunduğu ufak çantaya kadar en küçük paketin bile içine baktılar. Sonra ceplerimi aradılar. Ayyakkabılarımı çıkarttılar. Ayakkabılarımın içine baktılar. Ceketimin, pantolonumun dikiş yerlerini kontrol ettiler.

Bende eroin aradılar...

Bir kirlilik bulmaya çalıştılar..

Dün ise Hollanda'daki şirketimden bana telefon geldi. Hollanda ve Almanya, bu ülkelerdeki Türk Banka temsilciliklerinin para transferini yasaklamıştı. Gerekçe olarak da kara para aklama ve uyuşturucu gelirlerinin Türkiye'ye transfer edilmesini göstermişler.

Ben yasal iş yapıyorum..

Rekabete giriyorum...

Alman, Hollandalı firmalarla yarışıp, ihaleleri kazanıyorum. Türkiye'den işçi, yönetici, malzeme götürüp tertemiz iş yapıyorum, anamın ak sütü gibi haramsız para kazanıyorum. Fakat eroin geliri elde edenlerin durumuna düşürülmüş oluyorum. Bundan utanıyorum, sabahtan beri ofisimde bir aşağı bir yukarı gidip kendi kendime `Mutsuzum Türküm diyene' diye söyleniyorum. Ben deliriyorum. Korkunç bir durum bu..."

***

İşadamı haklıydı. Türkiye Avrupa'da "uyuşturucu parasıyla beslenen ülke" durumuna düştü. Türkiye ibiş Kolombiya muamelesi görüyor. Kolombiya'da üç kokain imalatçısı devleti eline geçirmiş. Devlet başkanını seçtiriyor. Kolombiya polisi, adaleti uyuşturucu çetelerinin elinde oyuncak edilmiş.

Kolombiya deyince...

Akla kokain ülkesi....

Kolombiyalı deyince...

Akla kokainci geliyor..

Türkiye de aynı duruma düştü...

Şimdi Avrupa'da Türkiye'nin adı: Eroin parasını aklayan ülke...

Politikacısı, aşiret reisi, korucusunun, polisinin, MİT'in, Özel Tim'in, ülkücü tetikçilerinin başındakilere eroin gelirini bölüştüren ülke durumuna düşürüldük.

67 gün geçti... Türkiye Susurluk'u konuşuyor fakat sadece eroin parasını valize doldurup getiren kurye kız Dilek'i tutuklayabildi. Türkiye adaletinin gücü sadece Dilek'e yetti.

Asıl soru unutturuldu...

Asıl soru şuydu:

Türk gizli servisleri MİT ile Özel Tim'in başındakiler, milletvekili seçilip Meclis'e girmiş olanlardan bazıları PKK'nın elinden uyuşturucu ve kumarhane gelirlerini alacağız diye bizi kandırıp aslında eroin ve kumarhane mafyasının yerine geçip, kendi kişisel servetlerini mi büyüttüler?

Asıl soru buydu...

Fakat Çatlı'ya özel uzman belgesi veren milletvekili Mehmet Ağar, tetikçilik yapan Abdullah Çatlı, kumarhane parası tahsildarlığı yaptığı anlaşılan Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, susturucu ve suikast silahıyla yakalanan Sedat Bucak, 3 Tim görevlisinin sorgularını zapta geçirmeyen İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu, Topal'ı vurdukları iddia edilen 3 Tim görevlisi Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz, Ercan Aksoy, Söylemezler Çetesi'nde aranan 3 Emniyet Müdürü Deniz Gökçetin, Sedat Demir, Erdal Durmaz, kurye kız Dilek Önder'den eroin parasıyla dolu valizi teslim almaya gelen Özel Tim Başkanı'nın koruma polisi Ayhan Akça, Yaprak soruşturmasını örtbas eden Gaziantep Cumhuriyet Savcısı Akın İnal, Söylemezler soruşturmasını örtbas eden İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sezgin Özdemir tutuklanmadı.

Servetleri araştırılmadı...

Türkiye eroin ülkesi damgası yedi...

***

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "bu adamlar eroin parası ile kumarhane parasını kişisel servete dönüştürdüler mi, dönüştürmediler mi" sorusunu unutturmak istercesine zirve topladı. Demirel, hayatı boyunca iş yapıyormuş gibi gözüküp, hiç bir iş yapmayan büyük aktörlüğünü yeniden tekrarlamış oldu.

Sayın Demirel...

Siz devlet adamı değil misiniz?

İsveç Başbakanı Erlander'in bundan 47 yıl önce söylediği; "Sıradan insanlar yaptıklarıyla yargılanırlar. Fakat önemli mevkileri işgal eden insanlar ise yapmadıklarıyla da yargılanırlar" sözünü hiç işitmediniz mi?

Bizim bu güzel ülkemiz..

Eroin ülkesi durumuna düştü...

Siz 35 yıldır baştasınız...

Bir işadamı delirmiş bağırıyor:

Mutsuzum Türküm diyene...


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır) YÖRE Elektronik Yayimcilik A.S.