kapat

07 OCAK 1997 SALI

İki askeri de biz öldürdük

Mustafa Duyar, İstanbul'da şehit edilen Serdar Öztürk ile Tarkan Yağcı'nın katilleri olduklarını da itiraf etti. İstanbul Maslak'ta İl Jandarma Alay Komutanlığı nizamiyesi önünde gece nöbeti tutan iki jandarma eri 29 Eylül 1995'te silahlı saldırıya uğramıştı. Saldırıda iki er de vurularak şehit düşmüştü. Bu olay, Dev-Sol tetikçisi Mustafa Duyar'ın itiraflarıyla aydınlandı.

Tetikçi Mustafa Duyar'ın ifadeleri, faili meçhul kalmış bir cinayeti daha ortaya çıkardı. Mustafa Duyar, 1995 yılında İstanbul'da şehit edilen erler Serdar Öztürk ile Tarkan Yağcı, İsmail Akkol'la birlikte öldürdüklerini itiraf etti.

İstanbul Maslak'ta İl Jandarma Alay Komutanlığı nizamiyesi önünde gece nöbeti tutan iki jandarma erinin 29 Eylül 1995 tarihinde öldürülmesi olayında bizzat tetikçilik yapan Duyar'ın, kanlı geceyi şöyle anlattığı bildirildi:

"Zifiri karanlık bir geceydi. Nizamiyenin önünden şüphe uyandırmadan geçiyorduk. Nöbetçi olan iki asker bize dikkat bile etmedi. Askerleri çapraz ateşe aldık. İkisi de vurulup yere düştü. Biz yaya olarak kaçtık. Arkamızdan bir süre sonra silah sesleri gelmeye başladı. Bir askerin ölmeyip yaralandığını anladık. Bizi kovalamaya çalışıyordu. Geri dönüp tekrar ateş ettik ve onu öldürdük. Sonra da karanlıktan yararlanıp kayıplara karıştık."


"Fehriye, abla dediği sekreter Nilgün Hasefe'yi öldürdü"

Türkiye'nin Suriye'deki Şam Konsolosluğu'na teslim olan tetikçi Mustafa Duyar, İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'ndeki sorgulaması sırasında, Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve sektereter Nilgün Hasefe'nin öldürüldüğü 9 Ocak 1995'teki suikasti bütün yönleriyle anlattı.

Amaçlarının Sakıp Sabancı'yı öldürmek olduğunu belirten Duyar, onun odasında güvenliğin çok fazla olması nedeniyle hedeflerini değiştirdiklerini söyledi.

Tetikçi Duyar'ın verdiği ifadeler, şimdiye kadar olayda gözcülük yaptığı sanılan Fehriye Erdal'ın, Nilgün Hasefe'yi öldürdüğünü ortaya koydu.

Duyar, Nilgün Hasefe'yi Fehriye Erdal'ın öldürdüğünü belirterek, olayda İsmail Akkol'un ise gözcülük yaptığını kaydetti. Mustafa Duyar, şu şekilde ifade verdiği öğrenildi:

Çorabında sakladı

"Silahları çorabımıza saklayıp Sabancı Center'ın arka kapısından içeri girdik. Fehriye Erdal ile buluştuk. Bizi 25'inci kata çıkardı. Orada bir süre kimi vuracağımızı tartıştık. Amacımız Sakıp Sabancı'yı vurmaktı. Ama Fehriye, 'Ona ulaşmak imkansız. Orada güvenlik çok fazla' dedi ve Özdemir Sabancı'yı vurmayı önerdi. Biz Fehriye ile Özdemir Sabancı'nın odasına yöneldik. Fehriye girişte karşımıza çıkan sekreter Nilgün Hasefe'yi öldürdü. İsmail Akkol orada gözcülük yaptı. Çevreyi kolaçan ediyordu. Ben kapıyı açıp Özdemir Sabancı'nın odasına girdim. Çalışma masasının karşısında oturan biriyle sohbet ediyordu. Beni görünce çok şaşırdılar. Tabancamı ardarda ateşledim, Özdemir Sabancı ve Haluk Görgün'ü başlarından vurup öldürdüm. Sonra kapıyı çekip dışarı çıktım. Arkadaşlarla beraber aşağıya indik."


'Kaçarken Avrupa ülkelerini dolaştık'

Sabancı suikastinden sonra düzenlenen operasyonlara rağmen, 2 suç ortağıyla birlikte izini kaybettirmeyi başaran Mustafa Duyar, önce Sarıyer'de bir evde saklandıklarını, İstanbul'dan Marmaris'e gittikten sonra sahte pasaportla yurtdışına çıktıklarını söyledi.

Suikastten sonra Sarıyer'de bir hücreevine gidip örgüt sempatizanlarının yanında kaldıklarını belirten Duyar, kaçış öyküsünü şöyle anlattı:

"Sarıyer'den ayrılıp Çeliktepe'de başka bir eve geçtik. Örgüt, olayda kullandığımız silahları Güneydoğu'ya gönderdi. İstanbul'dan Marmaris'e gittik. Örgüt bize 'dağılın' talimatı gönderdi. Yatla Rodos'a, buradan da sahte pasaportla Yunanistan'a geçtik. Bulgaristan'a kaçtık, Almanya ve Fransa'yı dolaştık. Almanya'da liderimiz Dursun Karataş'la buluştuk. Onun emriyle Fehriye Almanya'ya döndü, biz İsmail'le birlikte Suriye'ye gönderildik. Burada örgüt bürosunda saklanmaya başladık. Şam Sorumlusu Aslan Tayfun Özkök tarafından kampa alındık. Hem Dursun'da, hem Tayfun'da gördüğüm manzara beni şaşırttı. Konforlu evlerde yaşıyorlardı. Çevresinde kadınlar, altında arabalar vardı, lüks içindeydiler. Bütün bunları görünce kullanıldığımı anladım ve pişmanlık duymaya başladım."


© COPYRIGHT 1997 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır) YÖRE Elektronik Yayimcilik A.S.